Gürer: “Faize rağmen vatandaş borca sarılıyor”
Gürer, “Verilere göre Bankaların bireysel kredi ve kredi kartları nedeniyle vatandaşlardan olan alacaklarının bakiyesi 29 Mart – 9 Nisan arasındaki dönemde 24,2 milyar lira artarak 3,1 trilyon lirayı buldu. Söz konusu dönemde bireysel kredilerinin bakiyesinde 6 milyar liralık azalış, kredi kartı borç bakiyesinde ise 30,2 milyar liralık artış yaşandı. Bireysel kredi borçları 1 trilyon 665 milyar liraya inerken, kredi kartı borçları ise 1 trilyon 427 milyar liraya yükseldi. Tüketicilerin bankalara olan borçları 2024 yılı başından bu yana 365 milyar lira arttı.” dedi.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer borcunu ödemeyerek haciz ile boğuşan sayısınınsa arttığına dikkat çekti. Gürer” ekonomik kriz vatandaşı boğazını sıkmaya devam ediyor. Alınan önlemlere rağmen enflasyon düşmedi. İktidar dar gelirli ve emekli yaşamını iyileştirmek için bir adım atmıyor. Çok evde artık et mutfağa uğramıyor. Sağlıklı bir beslenme olanağı gelirlerine göre ortadan kalktı.10 bin lira emekli maaşı ile ev kirasını versin. Gıda ürünlerine mi versin. Sosyal yaşamları ise hiç kalmadı. Bankaların tüketicilerden zamanında tahsil edilemediği için icra takibine aldıkları bireysel kredi ve kredi kartı alacakları ise söz konusu dönemde 2,2 milyar lira artarak 56,7 milyar lira oldu. Söz konusu dönemde bankaların toplam batık kredilerinin 2,3 milyar lira artarak 200 milyar liraya yükselmesi neredeyse tümüyle sorunlu bireysel kredilerde yaşanan artıştan kaynaklandı. Batık tüketici kredilerinde yıl başından bu yana 11,4 milyar liralık artış gözlendi.
Merkez Bankasının hazırladığı Finansal İstikrar Raporuna göre, varlık yönetim şirketlerinin kontrolünde ise 41 milyar liralık batık tüketici kredisi alacağı bulunuyor. Dolayısıyla vatandaşların faizleri ve icra masrafları hariç 86 milyar liraya yakın icralık kredi borcu bulunuyor. Bu arada vatandaşların TOKİ’ye de 59 milyar liralık taksitli konut borcu bulunuyor. Bankalara olan kredi kartı, ve bankaların yanı sıra diğer finans kuruluşlarına olan bireysel kredi borcunu zamanında ödeyemediği için tarafından icra takibine alınan vatandaş sayısı da hızla artmaya devam ediyor. Risk Merkezinin açıkladığı verilere göre bu yılın ilk iki ayında bireysel kredi borcunu zamanında ödeyemediği için icra takibine alınan vatandaş sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 61 bin 259 kişi artarak 203 bin 67 kişiye, kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı ise 101 bin 896 kişi artarak 217 bin 381 bin kişiye çıktı. Aynı zamanda hem kredi kartı hem de bireysel kredi borcu yüzünden takibe alınanlar tek kişi sayıldığında bu dönemde toplam 333 bin 941 kişi bankalar tarafından icra takibine alındı. Takibe alınanların sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 118 bin 948 kişi arttı.
Son beş yılda icra takibine alınmasına rağmen halen borcu devam eden ve bankalar ve diğer finans kuruluşlarının takibinde bulunan vatandaş sayısı Şubat 2024 sonu itibariyle 2 milyon 325 bin 90 kişiye kadar çıktı. Bu durumdaki 2 milyon 106 bin 91 kişi de varlık yönetim şirketlerinin takibinde bulunuyor. Hem bankalar ve diğer finans kuruluşlarının hem de varlık yönetim şirketlerinin takibinde bulunanlar tek bir kişi sayıldığında toplam 3 milyon 820 bin kişi takipte bulunuyor. Bankaların kara listesindeki bu vatandaşlar yeni kredi ve kredi kartı kullanamıyor. Bankalar ve finans kuruluşlarına borçlu vatandaşların sayısı da artmaya devam ediyor. Risk Merkezinin verilerine göre bankalar ve diğer finans kuruluşlarına bireysel kredi borcu bulunan vatandaş sayısı son bir yılda 1 milyon 776 bin kişi artarak Şubat 2024 sonunda 40 milyon 179 bin kişiye çıktı. Kredi kartı borcu bulunanların sayısı ise aynı dönemde 2 milyon 677 bin kişilik artışla 37 milyon 16 bin kişiye kadar çıkarken, kredili mevduat hesabı borcu bulunanların sayısı ise 1milyon 238 bin kişilik artışla 28 milyon 928 bin kişi oldu.” dedi.
Gürer Bankalar dışında da elden alınan borçları ödeyemediği için vatandaşların sorun yaşadığını da belirtti. Dar ve sabit gelirliler ile emekli ve asgari ücretlilerin durumunu iyileştirecek düzenlemeler şart olduğunu belirtti. Elde avuçta ne varsa tüketerek yaşamaya çalışanların açlık sınırı altında yaşamlarını sürdürmelerinin oldukça daraldığına dikkat çekti