TKP, 215 İsim Hakkında Suç Duyurusunda Bulundu

Türkiye Komünist Partisi, on binlerce yurttaşımızın hayatını kaybettiği deprem sonrası aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bulunduğu 215 isim hakkında suç duyurusunda bulundu.

TKP’li Hukukçular tarafından yapılan suç duyurusunda siyasi iktidar; başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm Cumhurbaşkanlığı kabinesi, bakan yardımcıları, vali ve kaymakamlar ile AFAD, BTK ve Kızılay gibi ilgili kurumların tamamı yaşanan tablonun birinci dereceden sorumluları olarak şüpheliler arasında yerini aldı. Suç duyurusunda şüphelilerin Türk Ceza Kanunu’nda yer alan “Kasten öldürme” başlıklı 81. Maddesi, Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, Kasten yaralama (TCK m.86,87)  Görevi kötüye kullanma (TCK m.257) ve soruşturma kapsamında toplanan delillere göre re’sen tespit edilecek diğer suçlar bakımından cezalandırılması istendi.

Kasten öldürme, kasten yaralama, görevi kötüye kullanma
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan dilekçede, devletin yönetsel ve karar merciilerinde görev yapan şüphelilerin hukuka aykırı işlem ve eylemleri sonucunda, yaşanan yıkım nedeniyle meydana gelen can kayıpları ve yaralanmaların öngörülebilirliği bakımından 5237 sayılı TCK’nın 81. maddesi kapsamında kasten öldürme ile 83. maddesi kapsamında ihmali davranışla kasten öldürme suçunu oluşturmakta olduğu belirtildi.

Suç duyurusunda şu ifadelere yer verildi:

“Her şeyden önce ülkemizin çok büyük bir doğal felaket yaşadığını kabul etmek gerekmektedir. Ancak bu büyük felaketin her şeye rağmen az hasarla ve can kaybı olmaksızın atlatılabilmesi mümkün iken cumhuriyet tarihinin görmüş olduğu en büyük felaketlerden bir tanesi haline gelmiş olması, (Bilimin gelmiş olduğu noktada depreme dayanıklı bina ve inşaatların yapımına dair teknolojinin mümkün ve uygulanabilir olması, halihazırda yaşanan felakette bu teknoloji ile yapılan binaların hasarsız bir şekilde ayakta durduğu gözetildiğinde ve uygun bir planlama ile depreme dayanaklı olmayan binalar için deprem öncesinde gerekli ve yeterli önlemlerin alınmamış olması gibi sebeplerle) doğrudan şüphelilerin sorumluluğundadır. Bilindiği üzere Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 2002 yılından bu yana tek başına iktidardır ve kamusal-siyasal düzlemde ülkeyi yöneten partidir. Bu bağlamda, SORUMLULUK YALNIZCA binaları inşa eden müteahhitlerde; yapıların mimari, statik ve her türlü plan, proje, resim ve hesaplarının hazırlanmasını ve bunların uygulanmasıyla ilgili fenni mesulleri, uzmanlık konularına ve ilgili kanunlarına göre sorumlukları bulunan teknik görevlilerde DEĞİL BUNLARLA BİRLİKTE BU RANT EKONOMİSİNİ OLUŞTURAN, GÖZ YUMAN BURADAN SİYASİ VE EKONOMİK OLARAK NEMALANAN SİYASİ İKTİDAR İLE TEMSİLCİLERİNDEDİR. DEVLETİN EN ÖNEMLİ İŞLEVİ YURTTAŞLARININ YAŞAM HAKLARINI GÜVENCE ALTINA ALMAK, İNSANCA BİR YAŞAMI ONLAR İÇİN TESİS ETMEKTİR. SİYASİ TEMSİLCİLER İSE BU İŞ İÇİN ADAY OLURLAR VE BU İŞ İÇİN TEMSİLİYETE KAVUŞURLAR. GELİNEN NOKTADA BAŞTA AKP'NİN İKTİDARDA KALDIĞI YILLAR İLE GEÇMİŞTEKİ SİYASİ İKTİDARIN TEMSİLCİLERİ BU GERÇEĞE SIRT ÇEVİRMİŞ, KAR ODAKLI DÜZENİN GARANTÖRÜ VE GÜVENCESİ HALİNE GELMİŞLERDİR. ONBİNLERCE YURTTAŞIMIZIN CANINA MAL OLAN, YÜZBİNLERCE YURTTAŞIMIZIN YARALANMASINA NEDEN OLAN BU BÜYÜK FELAKET, ASLINDA DOĞAL BİR AFET DEĞİLDİR, BU ANLAYIŞIN SONUCU OLARAK YAPILANDIRILMIŞ VE SORUMLULARI BELLİ OLAN BİR FELAKETTİR. 

BU ANLAMDA SORUMLULUĞUN DEPREM ÖNCESİ VE SONRASI OLMAK ÜZERE İKİ AŞAMADA AYRI AYRI DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKMEKTEDİR” 

Sorumlu listesi uzun
Dilekçede, belirtilen tüm şüphelilerin yanı sıra inşaat aşamasından itibaren görev yapan her türlü yapı denetim görevlileri ve ilgili kişiler; binalara yapı kullanma izin belgesi veren, oturma izni veren görevli ve yetkililer; onlara bu yönde emir ve talimat veren yetkililer; denetim görevini yerine getirmeyen ilgili belediye, Bakanlık yetkilileri ile depremin gerçekleşmesinin ardından arama ve kurtarma çalışmalarının geç, eksik ya da hatalı başlaması neticesinde kayıpların artmasına sebep olan sorumluların ayrı ayrı tespiti talep edildi.

Soruşturma sırasında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Kasten öldürme başlıklı 81. maddesi değerlendirilmesi gerektiğinin altı çizilen suç duyurusunda; “Yaşanan felakette yukarıda sözünü ettiğimiz inşaat-rant ekonomisi neticesinde mevzuat tarafından korunan en temel hak olan yaşam hakkı hiçe sayılmış, öngörülebilir ve bilim ile engellenebilir bir süreç paraya ve ranta feda edilmiş, gerek inşaatların yapım aşamasında gerekse yapılmış inşaatların denetlenmesinde tüm süreçte sorunlulukları olanlar bu ölümlerin gerçekleşmesi için mevcut zemini hazırlamıştır" denildi.

Şüphelilerin depremin gerçekleşmesinin hemen ardından özellikle de altın değerindeki ilk 48 saatte gerekli kararları almamak ve yetkileri dahilindeki emirleri vermemek suretiyle arama ve kurtarma çalışmalarının geç, eksik ya da hatalı başlaması neticesinde kayıpların artmasına sebep olmaları nedeniyle ve siyasi iktidarın imar affı politikalarından, ulaşım ve haberleşme konusunda yürütülen yanlış politikalarına kadar birçok farklı saikle felaketin boyutunun artmış olması sebebiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun "Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" başlıklı 83. maddesi uyarınca üst hadden ceza verilmesi talep edildi.