CHP’li Şevkin, Meclise ‘Deprem Araştırma Önergesi’ Sundu

SİYASET 22.02.2023 - 14:28, Güncelleme: 29.09.2023 - 04:46 2817+ kez okundu.
 

CHP’li Şevkin, Meclise ‘Deprem Araştırma Önergesi’ Sundu

“40 binden fazla insan öldü, 70 milyar doları aşkın ekonomik kayıp yaşandı”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili, Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Müzeyyen Şevkin, Kahramanmaraş depremlerinin ve sonrasında yaşanan felaketin tüm yönleriyle araştırılması gerektiğini söyledi. Fay Yasası’nı ikinci kez meclise sunan Dr. Şevkin, bu kez Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) Araştırma Komisyonu kurulmasını talep etti. Araştırma Önergesi teklifini TBMM Başkanlığı’na sunan Dr. Şevkin, Türkiye’nin 6 Şubat 2023 Pazartesi günü iki büyük depremle sarsıldığını, on binlerce insanın hayatını kaybettiğini vurguladı. 6 Şubat 2023 Pazartesi günü saat 04.17’de Kahramanmaraş Pazarcık’ta 7.7 büyüklüğünde, saat 13.24’te Kahramanmaraş Elbistan’da 7.6 büyüklüğünde meydana gelen depremlerin 11 şehirde büyük hasara yol açtığını, iki  büyük deprem sonrası yaklaşık 6 binden fazla artçı deprem oluştuğunu kaydeden Dr. Şevkin, Araştırma Önergesi’nin gerekçelerinde, deprem bölgesinde yaşanan insanlık dramını, izlenimlerini, çalışmalarını ve alınması gereken önlemleri de açıkladı. CHP’li Dr. Şevkin, depremlerin ardından Kahramanmaraş, Adana, Gaziantep, Malatya, Osmaniye, Diyarbakır, Şanlıurfa, Adıyaman, Hatay, Kilis ve Elazığ illerinde bu güne kadar açıklanan rakamlara göre 40 bini aşkın insanın hayatını kaybettiğini, 100 binden fazla vatandaşın da yaralandığını, henüz rakamları tam olarak bilinmese de yüz bini aşkın bina ve bina türü yapı, karayolu, demiryolu, havalimanları, limanlar, köprü, baraj, viyadük, tünel, enerji ve telekomünikasyon altyapısı ile kentsel altyapı ve üstyapının ağır hasar aldığını, iş dünyasının raporuna göre 85 milyar lira, yapılan bazı bilimsel ve ekonomik değerlendirmelere göre ise 70 milyar doları aşkın ekonomik kaybın yaşanmasına neden olduğunu vurguladı. “KRİTİK ÖNEME SAHİP SAATLER HEBA EDİLDİ” Depremin ardından kritik ilk 36 saatte, altyapının depremler dahil doğa kaynaklı afetlere karşı hazır hale getirilmemesi, eşgüdüm ve koordinasyon eksikliği, nitelikli personel yetersizliği, liyakatsiz yönetim anlayışı ile birleşince, arama-kurtarma çalışmalarının doğru ve efektif şekilde yürütülemediğini dile getiren Dr. Şevkin, “Binlerce insanımız enkaz altında yardım beklerken, insan yaşamı için kritik öneme sahip saatler heba edilmiştir. Depremin üzerinden 15 gün geçmesine rağmen birçok yerde binlerce insanımızın cansız bedeni enkaz altında çıkarılmayı beklemektedir. Türkiye, Alp-Himalaya aktif tektonik kuşağı içerisinde yer alan bir ülkedir. Kahramanmaraş merkezli bu depremler Türkiye’nin yaşadığı ilk depremler değildir ve ne yazık ki son da olmayacaktır” dedi. “ÇÖK-TUTUN-KAPAN HAVADA KALDI” Bu bilinçle hareket edilmesi gerektiğini ancak son Kahramanmaraş depreminin, ülkemizin bu bilinçten oldukça uzak olduğunu kanıtlar nitelikte olduğunu vurgulayan Dr. Şevkin, “T.C. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Kahramanmaraş merkezli iki büyük depreme müdahalede oldukça geç ve yetersiz kalmıştır. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun öncülüğünde aylar önce gerçekleşen “Çök-Tutun-Kapan” tatbikatı, telefonlara SMS atılarak gerçekleştirilen uygulama, bu depremde tamamen havada kalmıştır. Deprem anında İçişleri Bakanlığı’ndan herhangi bir uyarı, telefon SMS, siren sesi gibi herhangi bir alarm, gezici uyarı sistemine dair hiçbir çalışma yapılmamıştır. İnsanlar, yoğun yağış altında can havliyle kendilerini sokağa atmış, arabalarına sığınıp nereye gideceklerini bilmez halde trafiği kilitlemiştir. Trafik sıkışıklığı nedeniyle belediyemize ait kurtarma ekipleri de enkaz alanlarına gecikmeli ulaşmıştır.  Enkazdan çıkarılan yaralıların hastane ulaştırılmasında sorunlar yaşanmıştır. Sağlık Müdürlüğü ile AFAD ekiplerinin deprem konusundaki bilgi ve eğitim yoksunluğu Adana’da yoğun şekilde göze çarpmıştır” ifadelerini kullandı. “AFETE ÖZEL ÇAĞRI HATTI HAYATA GEÇİRİLMEDİ” Toplanma alanları, okul bahçeleri ile resmi kurum ve kuruluşlarının vatandaşa açılması için 2 gün boyunca talimat beklendiğine işaret eden CHP’li Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Şevkin, izlenimlerini de aktardığı araştırma önergesinin gerekçelerinde şu bilgilere yer verdi: “Bu süre zarfında birçok vatandaşımız enkaz altında yaşamını yitirmiş, yaralılarımızdan hastaneye ulaşamadan ya da güvenli alanlara taşınmadan hayatını kaybedenler olmuştur. Geçici barınma konusunun çözümünün tamamı neredeyse belediyelerimize bırakılmıştır. Telekomünikasyon altyapısının yetersizliği sonucu çökmesi nedeniyle telefonla iletişim mümkün olamamıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Deprem Araştırma Komisyonu Raporu’nda ifade edilen ve göz ardı edilen çok sayıdaki düzenleme ve diğer öneriler gibi   ‘Afete Özel Çağrı Hattı’nın hayata geçirilmemesi, iletişim alanında zafiyetlerin yaşanmasına, koordinasyon ve eşgüdümün sağlanamamasına neden olmuştur. Ülke insanımıza; “deprem sırası ve deprem sonrası” yapması gereken davranışların ilköğretimden itibaren örgün öğretim içinde verilmemesi yani, “deprem/afet bilinci ve eğitimlerin yoksunluğu” sahada yoğun şekilde gözlenmiştir. Deprem anında büyük korku ve panikle nereye gideceğini bilmez durumda, toplanma alanlarına yaya olarak gitmekten çok araçları ile karmaşa halinde bir yerlere varma çabasına girmişlerdir. “15. GÜNDE BİLE ÇADIRA ULAŞILAMADI” AFAD Başkanlığı ilk yardım ve müdahalede yetersiz kalmış, geçici barınma alanlarında kalan binlerce yurttaşımızın günlerce ısınma, çadır, seyyar tuvalet ve duş ihtiyacını karşılayamamıştır. Halada birçok yerleşim biriminde depremin üzerinden 15 gün geçmiş olmasına rağmen binlerce vatandaşımıza çadır ulaştırılamamıştır. Çadır bulamayan vatandaşlarımız soğuk kış günlerinde adeta kaderleriyle baş başa bırakılmıştır. 11 ilin deprem nedeniyle büyük zarar gördüğü bu süreçte Türkiye’nin tüm kaynaklarının aktarıldığı, büyük ihaleler verildiği müteahhitlere, iş insanlarına ait iş makinelerinin herhangi bir çalışmasına tanık olunmamıştır. İnsanlar el yordamıyla enkaz altındaki vatandaşları kurtarma mücadelesine girmiştir. Toplam 14 milyona yaklaşan nüfusuyla dikkat çeken 11 ilimiz adeta ölü kent hüviyetine bürünmüştür. Yaşadığımız depremler bizlere bir kez daha göstermiştir ki; bir doğa olayı olan depremle mücadele sadece yaraların sarılmasından ibaret değildir. İlköğretimden başlamak üzere vatandaşlarımıza deprem bilinci ve eğitiminin verilmesi kaçınılmazdır. Depremde güvenli yerleşim alanlarının seçilmesi öncelikli olmalıdır. Aktif fay zonları veya hatları jeolojik-jeoteknik ve mikrobölgeleme çalışmaları ile paleosismolojik araştırmalarla bir an önce saptanıp, sakınım bantları ile birlikte uygulama imar planlarına sakıncalı alan olarak işlenmelidir. Bu alanlara asla insanın yaşayacağı bina ve bina türü yapılar yapılmamalıdır. Yine yapılar heyelan, sıvılaşma, yanal yayılma, kaya düşmesi, oturma, çökme,  dere yatakların taşkın sahası, tsunami tehlikesi bulunan alanlar gibi jeolojik sakıncalı alanlara yerleştirilmemesi,  sağlam zemin birimleri üzerine oturtulmasını sağlayacak düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmelidir. Bina tasarımları zemin cinsine göre yapılmalı, deprem yönetmeliği kurallarına uygun olmalı, yapı denetimi zemin ve temel etütlerinin yerinden denetiminden başlayarak, etüt ve proje, yapı üretimi süresince ilgili uzmanlık alanlarına sahip mühendis ve mimarlar tarafından sağlıklı bir şekilde yapılmalı, ruhsat veren kurumların denetim birimleri mutlaka sürece dahil edilmeli ve çoklu denetim mekanizması getirilerek binaların depremler başta olmak üzere her türlü afet risklerine karşı dayanıklığı sağlanmalıdır. “FAY YASASI ÇIKARILMALIDIR” Afet anında acil müdahale edecek ekiplerin sayısı ve kapasitesi geliştirilmelidir. AFAD Başkanlığı dışında Türk Silahlı Kuvvetleri, Belediyelerin İtfaiye Daire Başkanlıkları gerekli eğitimleri alarak topyekün arama-kurtarma çalışmalarında yer alması sağlanmalıdır. Türkiye Diri Fay Haritası baz alınarak yapılan incelemede, Aksaray, Bolu, Sakarya, Yalova, Bursa, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Denizli, Erzurum, Kahramanmaraş, Hatay, Hakkari, Muğla, Eskişehir, Kütahya, Bingöl gibi 24 ilimizin merkez yerleşim birimleri ile 110 ilçe merkezi ile  502 mahalle veya köyümüzün deprem üretme potansiyeli aktif fayların geçtiği hatlar üzerine doğrudan oturduğu bilinmektedir. Olası bir depremde en çok etkileyecek bu kentlerimiz ile bunların çeperlerinde bulunan yerleşim birimlerimiz öncelikli olmak üzere derhal yapı envanteri çıkarılmalı ve doğrudan fay zonun sakınım bandı üzerinde olan yerleşim birimlerimiz kentsel dönüşüm kapsamına alınarak buradan taşınmalıdır. Fay zonları üzerinde bulunmayan riskli binalar ya kentsel dönüşüme uğramalı ya da iyileştirilmelidir. Bu kapsamda tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de acilen “Fay Yasası” çıkarılmalıdır. “DEPREM VERGİSİ AMACINA UYGUN KULLANILMALI, AFET, ACİL DURUM VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞI KURULMALIDIR” Özel İletişim Vergisi adı altında alınan deprem vergisi tüm kentlerin iyileştirilmesi için kullanılmalıdır. Meclise sunduğumuz Fay Yasası acilen görüşülmeli ve kabul edilmelidir. 1959 yılında çıkarılan 7269 sayılı Afetler Kanunu günümüz ihtiyaçları da göz önüne alınarak yeniden düzenlenmelidir. Türkiye’de afet ve acil durumlara ilişkin çalışmaların tek elden yürütüleceği, ülkemiz kentleri ile altyapısının depremler başta olmak üzere doğa kaynaklı afetlere hazır hale getirileceği, afet risk azaltma stratejisini yürütecek, bütünleşik afet yönetim sistemini esas alan “Afet, Acil Durum ve İklim Değişikliği Bakanlığı” kurulmalıdır. Kamu kurum ve kuruluşları ve belediyelerde mutlaka yer bilimciler görev almalıdır. İmar afları Türkiye’nin gündeminden çıkarılmalıdır. Kentsel dönüşüm deprem kuşağındaki illerden başlatılmalıdır. Ranta dayalı kentsel dönüşümlerin önüne geçilmelidir. Depremde yaşamını yitiren on binlerce yurttaşımız, yıkılan, hasar gören bina ve bağımsız bölüm sahip ve varislerinin hakları eksiksiz teslim edilmelidir. Sorumluluk sadece müteahhitlere yüklenemeyecek kadar ağırdır. Zira devletin temel görevi yurdumuzun her köşesinde yaşayan vatandaşlarımızın hakkını, hukukunu, can ve mal güvenliğini sağlamaktır.” “GELECEK NESİLLERE SAĞLIKLI KENTLER KALSIN” CHP’li Dr. Şevkin, tüm bu nedenlerle Kahramanmaraş depremlerinin öncesi ve sonrasının tüm yönleriyle açığa çıkması, deprem öncesi, anı ve sonrasında alınabilecek tedbirlerle ilgili eksikliklerin, iddiaların tespiti, deprem kuşağındaki Türkiye’de afet zararlarının en aza indirilmesi, vatandaşların hayatlarını kaybetmemesi ve gelecek nesillere daha sağlıklı kentler ve  daha yaşanabilir bir çevre sunmak adına Anayasa’nın 98 ve meclis içtüzüğün 104 ve 105. Maddeleri gereğince ‘Kahramanmaraş Depremi’ için meclis araştırması açılmasını talep etti.
“40 binden fazla insan öldü, 70 milyar doları aşkın ekonomik kayıp yaşandı”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili, Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Müzeyyen Şevkin, Kahramanmaraş depremlerinin ve sonrasında yaşanan felaketin tüm yönleriyle araştırılması gerektiğini söyledi.
Fay Yasası’nı ikinci kez meclise sunan Dr. Şevkin, bu kez Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) Araştırma Komisyonu kurulmasını talep etti. Araştırma Önergesi teklifini TBMM Başkanlığı’na sunan Dr. Şevkin, Türkiye’nin 6 Şubat 2023 Pazartesi günü iki büyük depremle sarsıldığını, on binlerce insanın hayatını kaybettiğini vurguladı. 6 Şubat 2023 Pazartesi günü saat 04.17’de Kahramanmaraş Pazarcık’ta 7.7 büyüklüğünde, saat 13.24’te Kahramanmaraş Elbistan’da 7.6 büyüklüğünde meydana gelen depremlerin 11 şehirde büyük hasara yol açtığını, iki  büyük deprem sonrası yaklaşık 6 binden fazla artçı deprem oluştuğunu kaydeden Dr. Şevkin, Araştırma Önergesi’nin gerekçelerinde, deprem bölgesinde yaşanan insanlık dramını, izlenimlerini, çalışmalarını ve alınması gereken önlemleri de açıkladı.

CHP’li Dr. Şevkin, depremlerin ardından Kahramanmaraş, Adana, Gaziantep, Malatya, Osmaniye, Diyarbakır, Şanlıurfa, Adıyaman, Hatay, Kilis ve Elazığ illerinde bu güne kadar açıklanan rakamlara göre 40 bini aşkın insanın hayatını kaybettiğini, 100 binden fazla vatandaşın da yaralandığını, henüz rakamları tam olarak bilinmese de yüz bini aşkın bina ve bina türü yapı, karayolu, demiryolu, havalimanları, limanlar, köprü, baraj, viyadük, tünel, enerji ve telekomünikasyon altyapısı ile kentsel altyapı ve üstyapının ağır hasar aldığını, iş dünyasının raporuna göre 85 milyar lira, yapılan bazı bilimsel ve ekonomik değerlendirmelere göre ise 70 milyar doları aşkın ekonomik kaybın yaşanmasına neden olduğunu vurguladı.

“KRİTİK ÖNEME SAHİP SAATLER HEBA EDİLDİ”

Depremin ardından kritik ilk 36 saatte, altyapının depremler dahil doğa kaynaklı afetlere karşı hazır hale getirilmemesi, eşgüdüm ve koordinasyon eksikliği, nitelikli personel yetersizliği, liyakatsiz yönetim anlayışı ile birleşince, arama-kurtarma çalışmalarının doğru ve efektif şekilde yürütülemediğini dile getiren Dr. Şevkin, “Binlerce insanımız enkaz altında yardım beklerken, insan yaşamı için kritik öneme sahip saatler heba edilmiştir. Depremin üzerinden 15 gün geçmesine rağmen birçok yerde binlerce insanımızın cansız bedeni enkaz altında çıkarılmayı beklemektedir. Türkiye, Alp-Himalaya aktif tektonik kuşağı içerisinde yer alan bir ülkedir. Kahramanmaraş merkezli bu depremler Türkiye’nin yaşadığı ilk depremler değildir ve ne yazık ki son da olmayacaktır” dedi.

“ÇÖK-TUTUN-KAPAN HAVADA KALDI”

Bu bilinçle hareket edilmesi gerektiğini ancak son Kahramanmaraş depreminin, ülkemizin bu bilinçten oldukça uzak olduğunu kanıtlar nitelikte olduğunu vurgulayan Dr. Şevkin, “T.C. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Kahramanmaraş merkezli iki büyük depreme müdahalede oldukça geç ve yetersiz kalmıştır. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun öncülüğünde aylar önce gerçekleşen “Çök-Tutun-Kapan” tatbikatı, telefonlara SMS atılarak gerçekleştirilen uygulama, bu depremde tamamen havada kalmıştır. Deprem anında İçişleri Bakanlığı’ndan herhangi bir uyarı, telefon SMS, siren sesi gibi herhangi bir alarm, gezici uyarı sistemine dair hiçbir çalışma yapılmamıştır. İnsanlar, yoğun yağış altında can havliyle kendilerini sokağa atmış, arabalarına sığınıp nereye gideceklerini bilmez halde trafiği kilitlemiştir. Trafik sıkışıklığı nedeniyle belediyemize ait kurtarma ekipleri de enkaz alanlarına gecikmeli ulaşmıştır.  Enkazdan çıkarılan yaralıların hastane ulaştırılmasında sorunlar yaşanmıştır. Sağlık Müdürlüğü ile AFAD ekiplerinin deprem konusundaki bilgi ve eğitim yoksunluğu Adana’da yoğun şekilde göze çarpmıştır” ifadelerini kullandı.

“AFETE ÖZEL ÇAĞRI HATTI HAYATA GEÇİRİLMEDİ”

Toplanma alanları, okul bahçeleri ile resmi kurum ve kuruluşlarının vatandaşa açılması için 2 gün boyunca talimat beklendiğine işaret eden CHP’li Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Şevkin, izlenimlerini de aktardığı araştırma önergesinin gerekçelerinde şu bilgilere yer verdi:

“Bu süre zarfında birçok vatandaşımız enkaz altında yaşamını yitirmiş, yaralılarımızdan hastaneye ulaşamadan ya da güvenli alanlara taşınmadan hayatını kaybedenler olmuştur. Geçici barınma konusunun çözümünün tamamı neredeyse belediyelerimize bırakılmıştır. Telekomünikasyon altyapısının yetersizliği sonucu çökmesi nedeniyle telefonla iletişim mümkün olamamıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Deprem Araştırma Komisyonu Raporu’nda ifade edilen ve göz ardı edilen çok sayıdaki düzenleme ve diğer öneriler gibi   ‘Afete Özel Çağrı Hattı’nın hayata geçirilmemesi, iletişim alanında zafiyetlerin yaşanmasına, koordinasyon ve eşgüdümün sağlanamamasına neden olmuştur. Ülke insanımıza; “deprem sırası ve deprem sonrası” yapması gereken davranışların ilköğretimden itibaren örgün öğretim içinde verilmemesi yani, “deprem/afet bilinci ve eğitimlerin yoksunluğu” sahada yoğun şekilde gözlenmiştir. Deprem anında büyük korku ve panikle nereye gideceğini bilmez durumda, toplanma alanlarına yaya olarak gitmekten çok araçları ile karmaşa halinde bir yerlere varma çabasına girmişlerdir.

“15. GÜNDE BİLE ÇADIRA ULAŞILAMADI”

AFAD Başkanlığı ilk yardım ve müdahalede yetersiz kalmış, geçici barınma alanlarında kalan binlerce yurttaşımızın günlerce ısınma, çadır, seyyar tuvalet ve duş ihtiyacını karşılayamamıştır. Halada birçok yerleşim biriminde depremin üzerinden 15 gün geçmiş olmasına rağmen binlerce vatandaşımıza çadır ulaştırılamamıştır. Çadır bulamayan vatandaşlarımız soğuk kış günlerinde adeta kaderleriyle baş başa bırakılmıştır. 11 ilin deprem nedeniyle büyük zarar gördüğü bu süreçte Türkiye’nin tüm kaynaklarının aktarıldığı, büyük ihaleler verildiği müteahhitlere, iş insanlarına ait iş makinelerinin herhangi bir çalışmasına tanık olunmamıştır. İnsanlar el yordamıyla enkaz altındaki vatandaşları kurtarma mücadelesine girmiştir. Toplam 14 milyona yaklaşan nüfusuyla dikkat çeken 11 ilimiz adeta ölü kent hüviyetine bürünmüştür. Yaşadığımız depremler bizlere bir kez daha göstermiştir ki; bir doğa olayı olan depremle mücadele sadece yaraların sarılmasından ibaret değildir. İlköğretimden başlamak üzere vatandaşlarımıza deprem bilinci ve eğitiminin verilmesi kaçınılmazdır. Depremde güvenli yerleşim alanlarının seçilmesi öncelikli olmalıdır. Aktif fay zonları veya hatları jeolojik-jeoteknik ve mikrobölgeleme çalışmaları ile paleosismolojik araştırmalarla bir an önce saptanıp, sakınım bantları ile birlikte uygulama imar planlarına sakıncalı alan olarak işlenmelidir. Bu alanlara asla insanın yaşayacağı bina ve bina türü yapılar yapılmamalıdır. Yine yapılar heyelan, sıvılaşma, yanal yayılma, kaya düşmesi, oturma, çökme,  dere yatakların taşkın sahası, tsunami tehlikesi bulunan alanlar gibi jeolojik sakıncalı alanlara yerleştirilmemesi,  sağlam zemin birimleri üzerine oturtulmasını sağlayacak düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmelidir.

Bina tasarımları zemin cinsine göre yapılmalı, deprem yönetmeliği kurallarına uygun olmalı, yapı denetimi zemin ve temel etütlerinin yerinden denetiminden başlayarak, etüt ve proje, yapı üretimi süresince ilgili uzmanlık alanlarına sahip mühendis ve mimarlar tarafından sağlıklı bir şekilde yapılmalı, ruhsat veren kurumların denetim birimleri mutlaka sürece dahil edilmeli ve çoklu denetim mekanizması getirilerek binaların depremler başta olmak üzere her türlü afet risklerine karşı dayanıklığı sağlanmalıdır.
“FAY YASASI ÇIKARILMALIDIR”

Afet anında acil müdahale edecek ekiplerin sayısı ve kapasitesi geliştirilmelidir. AFAD Başkanlığı dışında Türk Silahlı Kuvvetleri, Belediyelerin İtfaiye Daire Başkanlıkları gerekli eğitimleri alarak topyekün arama-kurtarma çalışmalarında yer alması sağlanmalıdır.

Türkiye Diri Fay Haritası baz alınarak yapılan incelemede, Aksaray, Bolu, Sakarya, Yalova, Bursa, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Denizli, Erzurum, Kahramanmaraş, Hatay, Hakkari, Muğla, Eskişehir, Kütahya, Bingöl gibi 24 ilimizin merkez yerleşim birimleri ile 110 ilçe merkezi ile  502 mahalle veya köyümüzün deprem üretme potansiyeli aktif fayların geçtiği hatlar üzerine doğrudan oturduğu bilinmektedir. Olası bir depremde en çok etkileyecek bu kentlerimiz ile bunların çeperlerinde bulunan yerleşim birimlerimiz öncelikli olmak üzere derhal yapı envanteri çıkarılmalı ve doğrudan fay zonun sakınım bandı üzerinde olan yerleşim birimlerimiz kentsel dönüşüm kapsamına alınarak buradan taşınmalıdır. Fay zonları üzerinde bulunmayan riskli binalar ya kentsel dönüşüme uğramalı ya da iyileştirilmelidir. Bu kapsamda tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de acilen “Fay Yasası” çıkarılmalıdır.

“DEPREM VERGİSİ AMACINA UYGUN KULLANILMALI, AFET, ACİL DURUM VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞI KURULMALIDIR”

Özel İletişim Vergisi adı altında alınan deprem vergisi tüm kentlerin iyileştirilmesi için kullanılmalıdır. Meclise sunduğumuz Fay Yasası acilen görüşülmeli ve kabul edilmelidir. 1959 yılında çıkarılan 7269 sayılı Afetler Kanunu günümüz ihtiyaçları da göz önüne alınarak yeniden düzenlenmelidir. Türkiye’de afet ve acil durumlara ilişkin çalışmaların tek elden yürütüleceği, ülkemiz kentleri ile altyapısının depremler başta olmak üzere doğa kaynaklı afetlere hazır hale getirileceği, afet risk azaltma stratejisini yürütecek, bütünleşik afet yönetim sistemini esas alan “Afet, Acil Durum ve İklim Değişikliği Bakanlığı” kurulmalıdır.

Kamu kurum ve kuruluşları ve belediyelerde mutlaka yer bilimciler görev almalıdır. İmar afları Türkiye’nin gündeminden çıkarılmalıdır. Kentsel dönüşüm deprem kuşağındaki illerden başlatılmalıdır. Ranta dayalı kentsel dönüşümlerin önüne geçilmelidir. Depremde yaşamını yitiren on binlerce yurttaşımız, yıkılan, hasar gören bina ve bağımsız bölüm sahip ve varislerinin hakları eksiksiz teslim edilmelidir. Sorumluluk sadece müteahhitlere yüklenemeyecek kadar ağırdır. Zira devletin temel görevi yurdumuzun her köşesinde yaşayan vatandaşlarımızın hakkını, hukukunu, can ve mal güvenliğini sağlamaktır.”

“GELECEK NESİLLERE SAĞLIKLI KENTLER KALSIN”

CHP’li Dr. Şevkin, tüm bu nedenlerle Kahramanmaraş depremlerinin öncesi ve sonrasının tüm yönleriyle açığa çıkması, deprem öncesi, anı ve sonrasında alınabilecek tedbirlerle ilgili eksikliklerin, iddiaların tespiti, deprem kuşağındaki Türkiye’de afet zararlarının en aza indirilmesi, vatandaşların hayatlarını kaybetmemesi ve gelecek nesillere daha sağlıklı kentler ve  daha yaşanabilir bir çevre sunmak adına Anayasa’nın 98 ve meclis içtüzüğün 104 ve 105. Maddeleri gereğince ‘Kahramanmaraş Depremi’ için meclis araştırması açılmasını talep etti.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve adanayerelhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.