Bilindiği gibi günümüzde; cep telefonu, tablet ya da bilgisayar kullanmayan birey neredeyse bulunmamakta. Özellikle cep telefonlarımızın hayatımızdaki rolü hafife alınamayacak öneme sahip. Peki, biz yetişkinler için “üçüncü kolumuz” yerine geçen cep telefonlarının ailelerdeki minik üyelerin hayatlarındaki rolü nedir?
Hiç düşündünüz mü, önceleri annelerimiz 3-4 yaşına gelmiş çocuklarına “emziklerini” bıraktırmak için çaba sarf ederlerdi, şimdiyse ebeveynler çocuklarına emzik yerine, cep telefonlarını bıraktırmak için bir hayli çaba sarf ediyor. Özellikle 3 yaş altı çocuklar, henüz “gerçek dünya ile sanal dünyanınayrımını dahi yapamazken” kullandıkları cep telefonlarının zararlarına maruz kalmış oluyor.
Şimdi bu noktada 3 yaşındaki çocuğumuza telefon almıyoruz ki amma da abarttın diyenler olabilir. Ancak herhangi bir sosyal çevrede, çocuklu ailelerin olduğu alanlar birkaç dakika dahi gözlemlendiğinde, pek çok çocuğun elinde, ekranlarına kilitlendikleri cep telefonlarını da görmezden gelemeyiz elbette. İlla ki henüz 3 yaşındaki çocuklara bireysel kullanım amaçlı cep telefonu alınmıyordur fakat çocukların özellikle de yemek yerlerken ya da toplum içinde sessiz kalmasını sağlamak amacıyla sıklıkla ellerine telefon tutuşturulduğuna da pek çoğumuz şahit olmuşuzdur.
Normal gelişim sürecinde her çocuk içinde bulunduğu ortamdan sıkılabilir, sürekli ilgi isteyebilir, anne ve babalarıyla oyun oynamak isteyebilir... Dönem dönem de mutlu oldukları zaman ebeveynlerin şikâyet edebildiği gibi şımarabilir, üzgün oldukları zaman ise yine ebeveynlerin şikâyet ettiği gibi ağlayabilirler. Tüm bu davranışlar, onların normal gelişim sürecinde olduğunu ve doğası gereği normal davranışlarda bulunduğunu gösterir.
Çocukların tüm bu normal davranışlarını, özellikle toplum içinde bastırmaya çalışan birçok ebeveyn, çocukları ağladığı zaman vakit kaybetmeden elinecep telefonu verebiliyor; peki neden? Sırf ağlamasınlar ve gürültü etmesinler diye!
Bazen de merak ve araştırma duygusu içinde olan çocuğu ortalığı karıştırmasın (!), çevredeki insanları rahatsız etmesin (!)diye de cep telefonu ya da tabletleri yine ellerine tutuşturduklarıgörülebiliyor. Birçoğumuz, bu davranışlara metroda, kuaförlerde ve hemen hemen her kalabalık ortamda denk gelmişizdir.
Çocuklar kalabalık ortamlarda biraz daha sakin dursun diye göz yumulan telefon kullanımlarının, onların geleceğinin olumsuz yönde etkilenmesine de göz yumulduğu anlamına geldiğini söylemeden geçemeyeceğim. Peki bu cep telefonları yalnızca toplum içinde mi tutuşturuluyor çocukların eline? Elbette hayır! Özellikle yemek saatlerinde pek çok ebeveynin çocuklarının eline telefon vererek yemek yedirtebildiğini savunması da yine gelecek dönemlerdeki olumsuzluklara göz yumulduğunun habercisi olmuş oluyor.
Bunların dışında, dışarı çıktığınızda sokakta oynayabilen ne kadar az sayıda çocuk olduğuna da mutlaka dikkat etmişsinizdir. Bana göre ise çocukları dışarıda oyun oynarken görebilmek neredeyse artık imkânsız oldu. Peki, bunun sebebi ne olabilir? Elbette ki tabletlerde ya da cep telefonlarında takip edilen oyunlar…
Hani şu, özellikle savaş oyunlarının çocukların anlamsız agresiflikler sergilemesine sebep olan, tanımadığı kişilerle oyun arkadaşlığı kurup pek çok tehlikeli diyaloğa şahit olup içine çekildiğini çocukların kendilerinin fark edemediği oyunlar… Tüm bu yaşa uygun olmayan oyunların pek çok gelişimsel sorunu da beraberinde getirdiğine inanmak için ise araştırma takibi yapmaya da gerek yok. Sadece çocukları gözlemlemek bu konuda size en açık bilgiyi sunmuş olacaktır.
Bilindiği gibi çocukların çoğu bu oyunlar yüzünden enerjilerini, dışarıda arkadaşlarıyla oynayarak atamıyor.Bu da beslenme bozukluğu hatta obeziteye kadar gidebiliyor! Telefonla oynayan çocuklar gerçek hayattan kopuyor hatta asosyal bir hale geliyor. Ayrıcaçevreleriyle iletişim kurmada problem yaşıyor hatta bakıyorsunuz ki odalarından dahi dışarı çıkmıyor!
Hatırlayanlar olacaktır, 80’li-90’lı hatta 2000’li yılların başlarında sokak oyunları vardı.Örneğin biz, acıkana kadar sokaktan eve gelmeyen bir nesildik. Çoğumuz oyun sırasında acıkmamıza rağmen, bir koşu eve gidip aldığımız ekmek arasıyla doymaya çalışıp açlıklarımızı yatıştırmaya çalışırdık.Sırf oyunumuz bölünmesin diye eve gitmek dahi istemezdik.
Belki şimdiki çocuklardaki gibi cep telefonlarımız yoktu ama bizim de komboları rakiplerimize sıraladığımız, aduketler (orijinal adı, hadooken) çektiğimiz atarilerimiz, tetrislerimiz vardı. Ancak yine de onun da bir sırası vardı ve saatlerce atari başında olmamız ebeveynlerimiz tarafından onaylanmazdı.
Tüm bunlardan dolayı çocukların çağlarına uygun teknolojik gelişmelerden uzak kalmalarını savunmuyorum elbette. Ancak “çocuğuma tableti bıraktıramıyorum, telefon elinden düşmüyor ya da kitap okumuyor” diye pek çok şikâyet alan bir öğretmen olarak söylemek durumundayım ki; çocuklar söylediklerinizden ziyade, sizin bizzat onun karşısında yaptığınız davranışları sergiliyor.
Bilgisayarlarda ya da telefonlarda bulunan “reset (sıfırla)” tuşu, maalesef ki gerçek hayattabulunmuyor! Bundan dolayı çocukların hayatlarını kaçırmasına sebep olmamak adına, bırakalım hayatın içine karışsınlar, bırakalım yaramazlık yapıp çocukluklarını biraz da telefonsuz yaşasınlar…