Değerli okurlarım, öncelikle güzel yorumlarınız ve destekleriniz için hepinize ayrı ayrı teşekkürlerimi ileterek başlamak istiyorum. Birlikte aile gibi olduk ve değerli dönüşleriniz inanın bana da yalnız olmadığımı, karşılaştığımız olumlu ya da olumsuz gündem konularımızda da birlikte düşünüp yol aldığımızı ayrıca da birlikte çok daha güçlü olduğumuzu bir kez daha kanıtlamış oldu.
Bu yazımda müsaadenizle, henüz kitaplarımla ve yazılarımla tanışmamış olanlar için de naçizane bir duyuru yapmak istiyorum. Bilenler bilir, ilk kitabımı 14 yaşındayken kaleme almıştım. Daha küçücükmüşsün, abartma diyenler olabilir elbette ancak bazen çocuk yaşta da büyüyebiliyor insan… Bundan dolayı o ilk göz ağrısı kitabın adı, yaşa gönderme niteliğindeydi.
Şimdiyse Karahan Kitabevi aracılığıyla “Döngü” adını verdiğim, konusunun bir kısmını gerçek hayattan esinlenerek kurguladığım bir romanımız daha oldu. Yapmayın Safiye Hanım, çocuk doğdu haberi verir gibi yazmışsınız da denilebilir ama bilmeyenler için söyleyeyim ki anne olabilme ayrıcalığına ben sahip olamadım. Biyolojik olarak olamasa da kalbiyolojik anne olmak, yani karnında değil, kalbinde büyütmek de bir o kadar gurur verici ki bu konuda ayrıca bir yazıda buluşacağımızı satır arasına iliştireyim. İşte ondan mıdır bilinmez kitaplarımı da yeni doğmuş bir çocuk haberinin müjdesi gibi yaşayabiliyorum.
Bu konuya girince biz kadınlar biraz hassaslaşabiliyoruz ancak şimdi yeni doğmuş Döngü’mden bahsedeceğim…
Döngü, belirtmeye çalıştığım gibi gerçek hayat yansımaları olan bir kitap. Kitap yazmaya başlarken konular nasıl olacak, kişiler kimler olsun ya da olaylar belli sırada birbirini izlesin gibi bir planla yazamadığım için, yani kitapta neler olacağını ben de yazarken öğrendiğim için ortaya çıkan son hali beni dahi kahramanlardan ayrıldığıma üzüyorsa, siz de bu kitaba bir şans verin derim… Elbette hayatın içinden, kendinizden ya da çevrenizden bir şeyler bulabileceğiniz bir üslup ve akışla da karşılaşabileceğinizi ilk benden duymuş olun!
Yaşam içerinde bilerek ya da içine sürüklenerek hemen herkesin karşılaşabileceği olaylardan doğan içsel çatışmalar ve bir döngü girdabından sıyrılabilme konusunda hayatlara dokunabilmeyi hedefleyen kitapta; aşk, istismar ve çarpık ilişkiler ağında kaybolma gibi pek çok söylenemeyeni de bir arada bulabilmek mümkündür.
Bu noktada tüm kitapsever değerli okurlarımı; 2 Mart Cumartesi günü, Karahan Kitabevi’ne (İnönü Parkı Yanı) imza günümüze davet etmek istiyorum. Varlığınızla onur vereceğinizi de belirtmekten gurur duyarım. Hadi o zaman dostlar, imzamız var buyurun bu tatlı heyecanı hep birlikte yaşayalım…