Değerli okurlarım, okumak ne güzel bir eylem değil mi? Okumak, daha çok okumak ve bambaşka bir insana dönüşebilmek… Bu haftaki yazımda gündemden uzak yaşanan olaylara değinmek istemiyorum. Bu haftaki yazımda bir bakıma, yaşanan tüm olayları ele alıp onların nedenine değinmek istiyorum. Belki klişe bir söz olacak ama okumuyoruz! Geçen gün metroda yolculuk yaparken dikkat ettim eskiden yolculuk yapan hemen hemen her birey, bir şeyler okurdu. Şimdiyse inanın herkesin elinde cep telefonu var ve maalesef okuyan kişi sayısı da epeyce az.
Önce bilgisayar kullanımının artması akabinde ise cep telefonunun yaygınlaşması bizleri kitaplardan, dergilerden, gazetelerden uzaklaştırdı. Okumayan ebeveynlerinse yine okumayan evlatları oluyor. Yoğun çalışma hayatı inanın okumaya engel değil! Özel okulda görev yaparken sadece işe giderken kitap okumaya fırsatım oluyordu. Eve geçtiğim zamansa bir şeyler atıştırıp direkt olarak uyuyordum. Bilenler bilir, birçok özel sektördeki çalışma şartları, kişinin kendisini bile unutturuyor. Bu şartlardaysa kitap ya da dergi okuma şansı sadece yolculuk zamanında olabiliyor. Ama yine de olabiliyor!
Peki, neden her fırsatta okumalıyız? Hepimiz dünyaya bir kere geliyoruz ve hepimizin sadece bir tane hayat yaşama imkânı var. Hâlbuki birçok şey okusak inanın birden fazla hayatı aynı anda yaşama imkânımız olacaktır.
Okuyan bir birey, okumayan bir bireyle bir değildir kıymetli okurlarım. Kendimizi geliştirmek, duygudaşlık kurabilmek ve insan onuruna uygun bir şekilde hayat sürebilmek kuşkusuz okumakla oluyor. Okumak derken yüksekokul mezunu olmaktan bahsetmiyorum. Dergi okumak, gündemi takip ederek okumak ya da karınca olmanın nasıl bir his olabileceğini dahi merak ederek bitmeyen bir iştahla okumaktan bahsediyorum.
Bunlarla birlikte, çevremize baktığımız zaman neredeyse hemen hemen her bireyin öfkeli olduğunu görüyorum. Gereksiz, bitmek bilmeyen öfkeler, olayları tolere edememek, empati kuramamak, kıskançlık hislerinin artması, fiziksel ve duygusal şiddetler, üstünlük yarışı ve daha neler neler…Sonuç olarak ise hepimize kalan, kaos ortamında bir yaşam… Bir de elbette ki kulağa ve göze hiç hoş gelmeyen görüntüler...
Hemen hemen her gün; çocuk kaçırma olayları, kadına şiddet hatta cinayet olayı, trafikteki tahammülsüz ve aceleci bireyler yüzünden ölümcül kazaları, kriz nedeniyle intihar eden bireyleri, aile içi dağılmaları, yasaklı madde kullanımlarındaki çocuk yaşlara düşen artışları ve bu madde yüzünden yaşanan kötü olayları, son olarak da yüz kızartıcı suçları yaşar olduk. Peki, tüm bu olayların temel nedeninin okumamak olduğunu biliyor muydunuz?
Okuyan insan; empati kurar, insanlara ve hayvanlara sabırla yaklaşır, öfkesini kontrol eder, vaktini kendisi ve sevdikleri için yaşar böylelikle de suç işlemez! En azından işlemek istemez çünkü utanma duygusunu yaşar. El âlem ne der diye değil, kendisine yakışan davranışları sergiler. Sırf kendisine yakıştırmadığı için bile kuşlara dahi nazikçe yaklaşır. Sebebi ise okuyanla okumayanın bir olamamasıdır…
Demem o ki; güncel konulara baktığımızda hepimizin şikâyetçi olduğu her ne varsa maalesef okumayı sadece bir boş zaman etkinliği olarak algılayan düşünce yapılarından kaynaklanmış oluyor. Hâlbuki okumak özetle bir yaşam biçimi olmalı!
Sevgiyle kalın ve bolca okuyun derim kıymetli okurlarım…