Eğitim, kişilerin bilgi, beceri ve değerlerini geliştirmek amacıyla
yapılan öğretim faaliyetleridir.
Bu işi yapan kişi de öğretmendir.
Öğretmen, bir ülkenin temelidir.
Öğretmen ne ise ülke de o dur.
Öğretmen deyip geçmeyin, inanın ülke kadar önem arz etmektedir;
hatta ülkeden daha önemlidir dense yeridir.
İyi de ülke olarak bunun farkında mıyız?
Kesinlikle hayır!
İşin bu kadar önemli olduğunun kimse farkında bile değildir.
Farkında olunsaydı, öğretmene gereken değer verilir, öğretmenlik
mesleği hak ettiği değere kavuşurdu.
Nerede!
Kim farkında!
Bırakın iyi öğretmen yetiştirmeyi, öğretmene değer vermeyi, devletin
gözünde de milletin gözünde de öğretmen sıradan bir devlet
memurudur.
Basit bir devlet memuru!
Toplumda şöyle bir algı var: Hiçbir şey olamazsan öğretmen ol!
Düşünebiliyor musunuz?
Devlet kadar önem arz eden öğretmenlik en alt meslek gruplarından
birisi olarak algılanıyor.
İşsiz kalacağına öğretmen ol!
Ne acı değil mi?
Bu kafayla hareket edildiği için maalesef ülkenin eğitim durumu
ortada!
Doğrudur, öğrenci ve öğretmen sayımız çok fazla, bir ülkenin nüfusu
kadar öğrenci var.
Ciddi bir maddi gider.
Devlet bu gideri karşılamada zorda…
İyide mesele eğitim, eğitim denince suların durması, tüm imkânların
eğitime seferber edilmesi gerek...
Bir ülkenin medeni, çağdaş, gelişmiş, güçlü olabilmesinin yolu
eğitimden geçer.
Ne kadar ekmek o kadar köfte!
Ne kadar değer o kadar kalite!
Kısacası, eğitime bakış açısı kalitenin de oranını gösterir.
Eğitimi, öğretimi bir tarafa bırakalım, öğretmenler gününde
öğretmeni konuşalım.
Öğretmenlik mesleğinden bahsedelim.
Öğretmen, mesleğini ne kadar seviyor, yaptığı işten ne kadar doyum
sağlıyor?
Kim ne derse desin, öğretmenlik kutsal bir meslektir.
“Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” Denecek kadar
değerlidir.
Kutsallığı kadar da zor bir meslektir.
Öğretmenlik gerçekten çok zor bir iş, emek ve özveri istiyor.
Dağ köylerinde, en ücra mezralarda başlayan meslek serüveni…
Şehirlerde kırk, kırk beş kişilik sınıflarda eğitim mücadelesi ile devam
ediyor.
Yetmiyor, okul, veli denetimi…
Tam bir var olma ve yok olma mücadelesi…
Yıllarca geçen gurbet hikâyesi…
Evsiz ve yurtsuz olma kaderi…
Bunlar yetmiyormuş gibi eğitimde başarısızlığın tek nedeni…
Her türlü yük öğretmenin sırtında…
Ne diyor Rıfat Ilgaz: Kötü öğretmen, kötü öğrenci, kötü öğrenci velisi
yoktur; kötü eğitim sistemi vardır...
Öğretmenlik kutsal bir meslektir. Bir ülkenin temelidir. Meseleye
buradan bakmak, var olan koşularda iyi öğrenciler yetiştirmek, kaliteli
eğitim vermek gerekir.
Öğretmen bu inançla sarılmalı işine…
Daha fazla emek vermeli...
Evet!
Bu ülkenin temeli ‘öğretmen’ dedirtmeli!