Kralcılar Buraya!
31 Mart 2019 Yerel Seçimlerine şunun şurasında yaklaşık 40 günlük bir süre kalmış iken, ağzı olan konuşuyor arenasına dönüştü. Her önüne gelen usta bir yorumcu, bir yazar, siyasetçi, politikacı hatta başkan bile oldu.
Evine ekmek götüremez kişilerin oturup da kraldan çok kralcılık yapmalarını anlayamıyorum. Kendi geçim derdini bir kenara bırakıp, şu bölgeyi şu kişi; şu bölgeyi bu kişi kazanır diye yorum yapanlara sözüm.
Sen önce kendin bir dik durmayı öğren. Öğren ki, yorumlarında, yazıların da ve hatta sözlerinde inandırıcı olsun. Öyle değil mi. Kraldan çok kralcılar! Hani ağzı olan konuşuyor ya. İşte sözlerim hep onlara.
Vatandaşlara yalan söylemenin ne anlamı var. Senin eline ne geçecek. Dahası senin kazancın ne olacak. Her seçimin bir galibi ve bir de mağlubu olacaktır. Herkesin gönlünde var olan şeyde, gönlündeki veya desteklediği kişinin seçilmesi.
Evet, doğrusu bu zaten. Peki, bizler ne yapıyoruz? A partisinden aday adayı oluyoruz ki, olmadan önce adımızı bildiğimiz gibi aday gösterilemeyeceğimizi de biliyoruz; sonuçta bakıyoruz ki, adaylar açıklanıyor. Bizler yokuz.
Hop, hemen bir karalama kampanyası ile, bir başka kapıya. Bu B partisi, C partisi adayları içinde geçerli bir sahte, düzen. Bakıyorsun ki, kendi partisinde dikkate alınmayan bu kişiler, hemen başka bir kapının önündeler.
Peki, vatandaşlar sizlere inanır mı? Hayır. Asla.
Üç beş kuruşu cebine sıkıştıranlar bu kişinin yeri sağlam, şu kişinin yeri garanti. Bu kişi kesin şu belediyeyi alır. Bak bunun ki çantada keklik. Altın tepsi de sunulmuş sanki. Yok şu aday yanlı, şu isim değil de bu kişi olmalı idi.
Uzar gider. Yaz yazabildiğin kadar. Sonsuzluk gibi. Sonra ne mi olur? Seçim günü gelir, çatar. Ve sonuçta kazanan 15 isim olur. Yine kralcılar sahneye çıkarlar ve ben demiştim olur. Ben söylemiştim olur. Yine kendilerine pay bulmaya çalışırlar.
Artık bu devirlerin bittiğini ne zaman anlayacaklar? Aslında hepsi de biliyor ama kendi kendilerine itiraf edemiyorlar. Mesela, adayları Ankara’nın belirlediğini. Mesela, Ankara ne derse onun olacağını. Ankara’nın hiçbir vatandaşın fikrine değer vermediğini.
Mesela, parası olanın veya yukarıya parayı bastıranın aday gösterilmelerde şansının yüksek olacağını. Parası yoksa bile, kendisinin adına maddi ve manevi her türlü sorumluluğu alacak bir abisinin olabileceğini çok çok iyi biliyoruz. Öyle değil mi?
Ak Parti’den MHP’ye; MHP’den İyi Parti’ye; İyi Parti’den Saadet Partisi’ne; CHP’ye katılan katılana. CHP’den diğer partilere. Böyle sürüp gidiyor. DSP, DYP, Vatan, ANAP uzayıp gidiyor liste. Ne zamana kadar? Adaylar belli olana kadar.
Dün siyah diyenler, bugün beyaz diyor. Dün rakip olarak birbirlerini görenler, ağıza alınmayacak her lafı birbirlerine söylüyorlar. Ve sonunda bir ittifak adı altında söylenenlerin hepsi yutuluyor. Nasıl bir mide, anlayabilmiş değilim. Siz kraldan çok kralcılar, işte bunları yazın.
Dün beyaz diyenler, ne oldu da bugün siyah oldu? Tüm parti adaylarına hitaben! Bu lafları sarf edenler için geçerlidir. Sakın sözümüz yanlış anlaşılmaya! Bu sadece yerel de değil, Ankara içinde geçerli olan bir gerçektir.
Şimdi siz siyasilere soruyorum! 31 Mart seçimlerinde hangi partinin ne kadar oyu vardır? CHP’nin, Ak Parti’nin, MHP’nin, İP’nin ve Saadet Partisi’nin küskünleri ne kadardır? Kimler, nereye oy kullanacaklardır?
Hangi belediyenin çalışan personelleri, kendi başkanlarına oy vermeyeceklerdir? Eğer ki, bu söylemler doğru olsa idi, tablo ne olurdu? Bundan sonra ki yazımızda olsun.