''1881 yılında Selanik’te dünyaya gelen ve içinde bulunduğu karanlık döneme merhaba diyen güneş hiç batmadı… Cumhuriyetiyle, ilke ve inkılaplarıyla daima da nefes alıyor. 1881 yılında doğan güneş kuşkusuz Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’tür.''
Bizi kulken efendi yapan atamız… Ne güzel hitap ederdi;“Efendiler!” diye…
Köylüyü milletin efendisi yapan yine atamız…
Kadını hor görülmekten, dışlanmaktan kurtarıp erkekler ile eşit olmaktan ziyade baş tacı yapan yine atamız…
Kendisi babasız büyüdü ama ülkemizi sahipsiz, babasız bırakmayıp savaşan, düşmandan kurtaran yine atamız…
Tüm dünyadaki çocuklara bayram veren yine atamız…
Alfabeyi öğreten, bizi muasır medeniyetler seviyesine çıkaran atamız…
İnsanın, insanca yaşaması için ilkeleri kuran, devrim yapan atamız…
Her yıl 10Kasım günü, saat dokuzu beş geçe çalınan siren sesleri en açık tabiriyle nefesimi kesiyor! Keşke saati o an durdurabilseydim ve atamız hiç ölmeseydi diyorum kendi kendime. Atamız, Ulu Önder Mustafa Kemal Paşamız ölmeseydi de sonsuza kadar yaşasaydı diyorum. Kıymetli okurlarım, sizce ülkesini bu kadar çok seven ve ülkesine son derece emeği olan bir paşa ölebilir mi? Elbette bedeni ölümsüz değil ancakfikirleriyle ve ilkeleriyle daima yaşayacaktır.
Atamız, dünyasını değiştireli 86 yıl oldu. Ölümünün 86.yılında atamızı her şeyden önce; özlem, saygı, minnet ve şükranla anıyorum. Bu öyle bir minnet ki öyle bir şükran ki sonsuza kadar devam edecek. 10 Kasım 1938 Perşembe sabahı Dolmabahçe Sarayı’nda son nefesini vermesine rağmen ona duyduğumuz saygı, minnet ve şükranla da daima yaşayacaktır.
Tüm Türk Milletinin tek yürek olarak yasını tuttuğu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün yasını sadece Türk Milleti değil, tüm dünya tutmuştur. Tüm dünya, atamızın vefat edişini büyük üzüntüyle karşıladı hatta birçok ülke gazete manşetlerinde Atatürk’e yer verdi. Peki, sizce neden kıymetli okurlarım? Biz elbette Ulu Önderimizi kaybettiğimize, ona hasret yaşayacağımıza yönelik yastaydık ancak Türk Milleti dışındaki milletler, neden yasa bürünmüştü? Düşünsenize, ülkenizi savaşlarda yenik düşürmüş bir komutanın yasını tutmak ya da o ölünce ardından saygıyla sözlerin söylenmesi neden, hiç düşündünüz mü? Sorumun cevabını bir Alman tarihçi Herbert MELZIG yanıtlıyor.
“Kişisel kazanç ve ün peşinde koşan basit bir diktatör değil, gelecek kuşaklar için sağlam temeller atmaya uğraşan bir kahramandı.”
Bu sözlerini Atatürk için söylemiş vefatının ardından. “Kahraman” olduğu ve kendi çıkarı için hareket etmediğini dünyaya ispatlamış bir lider… Elbette ki ölümsüz olacaktır! Ayrıca, tüm dünyada barışı savunan lider;
“Yurtta sulh, cihanda sulh!”
Sözleriyle bir taraftan; yurt içinde huzur ve güven içinde yaşamayı, diğer taraftan da milletlerarası barış ve güvenliği isteyen bir lider daima yaşasın!Kurduğu Cumhuriyetiyle, dalgalanan şanlı bayrağımızla daima yaşasın! Ve ne mutlu ki liderimizden dolayı “Türk”üm diyebilenlere... Ne mutlu! Ne Mutlu Türküm Diyene! Atamızı saygı ve özlemle anarken fikirleri ve ilkeleriyle de daima yaşatmanın gururuyla, sevgiyle kalın kıymetli okurlarım…