Sevgili okurlarım, çoğumuzun severek kullandığı Instagram geçici süreliğine kapatılmışken şöyle bir sosyal medyadan uzak bir gezi yazısı paylaşayım dedim. Yürekleri ağızlara getiren Instagram kapanmasının sonlanmasıyla umarım tüm kullanıcılar rahat bir nefes alabilmiştir. Ha açıldı ha kapandı derken üzerinde uzun uzun düşünmek yerine, az da olsa hayattan kendimize birkaç altın değerinde zaman çalmaya ne dersiniz?
Bu hafta sizleri Ankara’nın yegâne sayfiye yeri olan Eymir Gölü’ne götürmek istiyorum. Adana’mızın şu sıra artan sıcak havasından birazcık uzaklaşalım.
Eymir Gölü, Ankara’nın sınırları içerisinde doğal bir göldür. Ankara’nın trafiğinden uzaklaşıp gölün giriş yoluna girildiği anda eşsiz bir manzara ziyaretçilerine hoş geldin diyor. Karadeniz’i anımsatan doğa; dağ havası ve esen rüzgârıyla da adeta nefesleri kesiyor! Araştırmalara göre günümüzden yaklaşık yedi bin dört yüz yıl önce oluşmuş olan Eymir Gölü’nün girişleri ücretsiz olarak halka açılmıştır. Neredeyse tüm Ankaralıların her hafta sonu nefes almak için gittikleri yer haline gelmiştir.
Gölün arazisi Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ne aittir. Gölün kenarında oldukça cüzi bir fiyatta kiralanan bisikletlerle de dolaşabilirsiniz. Ayrıca ağaçlar arasına hamak kurulabilecek ve uzun uzun sohbetler yapılabilecek bir yer. Hem kış aylarında hem de yaz aylarında sizler de ziyaret edebilirsiniz.
Değerli okurlarım, Eymir Gölü’nde beni etkileyen bir diğer şey ise yediden yetmişe olan tüm ziyaretçilerin herkese adeta gülücük saçması oldu. Gülmeyi unuttuğumuz, apartmandaki komşularımıza “günaydın” bile demediğimiz şu günlerde, özellikle Eymir Gölü’ndeki herkesin tebessüm içinde dolaşması beni çok etkiledi.
Doğanın verdiği mutluluktan mıdır yoksa insanın kendisiyle baş başa kalmasından mıdır bilemiyorum ama hemen hemen herkesin yüzündeki tebessüm beni mutlu etmeye yetti.
Bisikletimle gezerken ise en çok yaptığım şeyi yaptım ve etrafımı ayrıntılı bir şekilde gözlemleyebildim. Şimdi sizlerle de tüm bu gözlemlerimi olduğu gibi paylaşmak istiyorum ki yolunuz düşerse mutlaka uğrayın değerli dostlar.
Yıllanmış ağaçlar…
Bin bir çeşit şifalı bitkiler…
Göldeki kuşları besleyen hayvanseverler…
Göl kenarında balık tutup uzaklara dalan sabırlı bireyler…
Fotoğraf çekerek her anı ölümsüzleştiren Yerel Haber Gazetesi ailemizin yazarlarından ablam Safiye Yılmazer Uruk gibi fotoğraf severler…
Ağaçların altında mangalsız piknik yapan insanlar…
Gölün kenarında kitap okuyanlar…
Gölün kenarında yürüyüş yapan sporcular…
Vee benim gibi, yürümek yerine bisikletle mini seyahat ederek doğa ve gölün tadını çıkaranlar…
Alice’in Harikalar Diyarı gibi değil mi? Kulağa ne hoş geliyor… Eymir Gölü’ne gitmeden önce birkaç yazı okumuştum. Ata binmek, su sporları hatta kışın tamamen donan gölün üzerinde yürüyüş yapmak da okuduklarım arasında yapılacaklar listesindeydi. Yazın su halini izlediğimiz göl, kış mevsiminde ise tamamen donduğunda üzerinde yürüyebilme olanağı sağlıyor. Eminim o deneyim de oldukça heyecan sağlıyordur.
Kıymetli okurlarım… Hep derim, yine diyorum… Hatta daha çok diyeceğim… Her köşesi cennet olan memleketimizde yaşamak çok şükür ki onur verici! İmkânı olan, yolu düşen, sıcakları biraz da olsa geride bırakmak isteyen tüm okurlarımı davet ediyorum.
Sevgiyle kalın değerli okurlarım…