Kıymetli okurlarım 24 Kasım öğretmenler günü geldi çattı. Öğrenciler öğretmenlerine hangi hediyeyi alalım telaşındayken velilerse, maddi durumlarını sarsmadan öğretmenler günü hediyesini almadüşüncesindeler. Öğretmenlerimizin birçoğunun ise hediyeden ziyade, öğrencilerinden ve velilerden beklentisi saygılı ve başarılı bir dönem geçirebilmek.
Tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutlamadan önce öğretmenin kim olduğuna değinmek istiyorum.Peki kıymetli okurlarım, öğretmen kimdir? Mesela sadece mülakatta başarılı olup akabinde Millî Eğitim Bakanlığı’nca atanan kişi midir öğretmen? Ya da özel eğitim kurumlarında da aylık bir ücret karşılığında ders veren kişi midir öğretmen? Bunların dışında ne ataması yapılmış ne de herhangi bir kurumda ders veremeyen kişi de öğretmen midir?
Eğitim fakültesi mezunu bir kişi öğretmendir.
Fen edebiyat fakültesi mezunu kişi öğretmendir.
Pedagojik Formasyon alan kişi öğretmendir.
Özel eğitim kurumlarında ders veren kişi öğretmendir.
Milli eğitim bakanlığınca atanmış kişi öğretmendir.
Tüm bunların yanı sıra öğretmenlik mezunu ama mesleğini yapamayan bireyler de öğretmendir. Mesela ataması olmayan, iş sahibi olmayan, öğretmenlik mezunu tüm bireyler de öğretmendir.
Kıymetli okurlarım Başöğretmenimiz Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün öğretmenlerimize söylediği sözle devam etmek istiyorum:
"Herkesin kendine göre bir zevki vardır. Kimi bahçe ile meşgul olmak, güzel çiçekler yetiştirmek ister. Bazı insanlar da adam yetiştirmekten hoşlanır. / Mustafa Kemal ATATÜRK”
Bir insanı yetiştirmek, bir insanın hayatına dokunabilmek hem onur verici bir görev hem de oldukça zor bir görevdir. Eğitim kuşkusuz ailede başlar ve yine kuşkusuz okulda taçlanır. Küçük bir anımdan bahsedeyim bu noktada; ilkokul birinci sınıf öğretmenim derslere hiç girmezdi okurlarım. Okuma-yazmayı abimden öğrendim. Diğer tüm ders bilgilerimi ise gazetemizin yazarlarından Safiye YILMAZER URUK’tan yani ablamdan öğrendim. Öğretmenin asıl görevi öğrenciye bilgi kapısının anahtarını verebilmektir. Benim birinci sınıf öğretmenim ise maalesef, bilgi kapısının anahtarını vermekten ziyade, bilginin olduğu sokağa bile götürmedi beni ve sınıf arkadaşlarımı. Küçük bir kasaba sayılacak yerde öğretmenlik yapan bireyin yani birinci sınıf öğretmenimin hiç hak etmediği bir unvana sahip olması ne acı değil mi? Belli ki mesleğinin ne kadar önemli ve kutsal bir görevi icra etmekten geçtiğinin farkında değildi, belki de mesleğini sevmiyordu ve o sebeple öğrencilerine ders anlatmaktan kaçınırdı. Bunların cevabını alabilmemiz mümkün olmasa da günümüzde, özellikle hak etmesine rağmen mesleğini yapamayan, ataması yapılamayan birçok öğretmen varken…
Gündem yoğunluğundan belki de duymayanlar olmuştur diye bir başka öğretmenimizden daha bahsetmek istiyorum. 22 yaşındaki Doğuş Can KAVAKLI öğretmenimiz… Türkiye geneli girdiği KPSS sınavında oldukça yüksek puan alan öğretmenimiz…Müsaadenizle yazımı sonlandırmadan değinmek istedim. Nurlar içinde uyu öğretmenimiz! Mülakatta başarısız olduğu için intihar eden öğretmenimiz. Ölürken hepimize ders veren, ölümüne neden olan biz insanlar olan öğretmenimiz… Öğretmenimiz, KPSS sınavından yüksek puan alıp “mülakat” bariyerine rastladığı için mesleğini icra edemeyeceğinin derin üzüntüsünü yaşayıp maalesef ki hayatına son verdi.
Dilerim ki “hak eden” her öğretmen mesleğine kavuşur okurlarım. Bir öğretmen hatta ataması yapılmayan genç anne öğretmen olarak başta ablalarımın Kudret YILMAZER ve Safiye YILMAZER URUK’un ve tüm öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun. Eğitimin ilk olarak ailede başladığını ve bundan dolayı da ilk öğretmenlerimizin kıymetli annelerimiz olduğunu da unutmamak dileğimle, ilk öğretmenim olan annem Satı YILMAZER’in ve tüm annelerin de öğretmenler günü kutlu olsun…
Sevgiyle kalın, hoş kalın değerli okurlarım…