Kıymetli okurlarım, gelin sizlerle bir yolculuğa çıkalım. Gündemden uzak, siyasetten uzak en önemlisi de yaşadığımız acılı günlerden birkaç dakika da olsa uzaklaşalım.
Mesela hayâl kuralım ne dersiniz?
Hayâl yolculuğuna çıkalım... Doğanın eşsiz renkleri arasında buluşalım diyorum. Yazımı okuduğunuz yer neresiyse oradan uzaklaşalım. İş yeri, kurs yeri, eviniz, metro, otobüs ya da herhangi bir yerden gelin uzaklaşalım...
Masmavi berrak bir denizin yanındasınız, karşınızda yeşilin birçok tonunu barındıran dağın üzerindeki ağaçlar. Ağaçlardaki rüzgâr güneşin etkisiyle ılık bir hâl alıp yüzünüze doğru esiyor. Güneş, teninizi ısıtıyor. Hemen yanınızda en sevdiğiniz enstrüman çalıyor. Tabiiki size en çok zevk veren parça var fonda…
Benim hayâlimde keman sesi var ve çalan şarkı da "Lüküs Hayat"...
Yanımda da daima hayattaki en büyük destekçim kardeşlerim, annem ve kızım vardı... Aylardan ise temmuzdu...
Nasıl masumane bir hayâl değil mi? İnsanın yanında en sevdiklerinin olması ya da tatil hayâli...
Yaz tatili veya kış tatili, her bireyin hakkı bence. Hatta insanca yaşam için bedenen ve ruhen en büyük ihtiyaç da diyebilirim…
Geçenlerde ailemle tatil planı yapıyorduk ve inanın kıymetli okurlarım gideceğimiz şehri belirleme kriterlerimiz beş yıl önce hiçbirimiz için bu denli önemli olmazdı.
Mesela kalacağımız en az dört yıldızlı otelin yangın merdiveni var mı?
Otel depreme dayanıklı mı?
Havuz ya da sauna gibi yerler salgın hastalıkları önlemek için gerekli hijyeni barındırıyor mu?
Yolculuk sırasında yollar güvenli mi?
... daha birçok soru vardı planını içerisinde. Hâlbuki bunları belirlemek benim görevim olmamalı. Ben sadece haritadan şehir seçmeliyim. Ve istediğim şehirde hangi mevsimde olursak olalım güvenli bir tatil yapmalıyım.
Hayâl kurmayı unutmak zorunda kaldık. Yaşadığımız art arda felaketler bizlerde korku ve endişe duygusunu geliştirdi.
Mesela beni ilgilendiren otel odamın deniz manzaralı olup olmaması ya da odamda bebeğim için uygun yatağın olup olmaması. Eğlence yerleri ve yemekler, gideceğim yerin tarihi ve doğal güzellikleridir.Ama inanın mühendis gibi depreme dayanıklı mı? İtfaiyeci gibi yangın durumu çözümü, cankurtaran gibi denizde boğulacak kişiyi nasıl kurtaracağım, araba sürmediğim halde kazasız yolculuk nasıl yapılır gibi soruların yanıtını arar olduk.
Kıymetli okurlarım, kaza ve kader illaki kaderdir ancak unutmayalım ki tedbir bizdense takdir de Allah'tandır. Sizlerle en sevdiğim bir sözü paylaşmak istiyorum. Ankara'daki bir köprü kenarında yazan oldukça anlamlı bir söz okurlarım. Tam olarak şöyle yazıyor:
Hz. Muhammed (S.A.V.); “Vatanını en çok seven, işini en iyi yapandır.”
Dilerim ki hayallerimiz eksik kalmasın okurlarım, dilerim ki mutlu anlarımız hüzünlü olaylarla son bulmasın ve yine dilerim ki hepimiz daima sevgiyle kalalım! Tüm insanlığa da sevgiyle bakabilelim. Çünkü inanın işi ne olursa olsun insanı seven birey hatta yaptığı işi de seven insan daima başarılı olur.
O halde yazımı yine Nisa Yeter yorumuyla bitirmek istiyorum, sevgiyle kalın okurlarım...