Erkan Mındık
Köşe Yazarı
Erkan Mındık
 

TAŞRALAŞAN TÜRK FUTBOLU

Tanıl Bora; yazdığı kitapları, yayımladığı yazıları ve yaptığı paylaşımları severek takip ettiğim biri. 'Taşraya Bakmak' adlı kitabında ülkenin sosyal olarak nasıl taşralaştığını oldukça yalın bir dille açıklamış ve yazılan yazıları güzel şekilde derlemiş. Ben de bu kitaptan alıntılayacağım bir tanım ile başlayacağım paragrafa: 'Taşrayı sıfat anlamının olumsuz çağrışımlarıyla aldığımızda, sahiden, Türkiye'nin taşralı yüzüyle karşılaşmamak zordur: Dar ufuklar, kahredici bir yeknesaklık, boğucu bir taassup, iletişim evreninin teknolojiyle daha da derinleşebilen- kısıtlılığı, cemaatlere sıkışmış kısır bir kamu alem, yabancı olan her şeyi tuhaf bir bitkiymiş gibi algılayan "yabani" bir hal, vasatlığın hizaya sokucu egemenliği...' *** Bir başka alıntım ise Tanıl Bora'nın da emeğinin olduğu, "Cehennemden Öte; Türk Futbolunun Ruhunu Arayış" kitabını yazan, Türkiye'de ve Türk diasporasındaki spor ve göçle ilgili çalışmalar yapan İngiliz antropolog John McManus olacaktır. McManus kitabında Türk futbolunu tanımlamaya çalışırken şu cümleyi kurmuştur: "Türk futbolunun gerçek hikayesini yalnızca renkler ve coşku ile anlatabileceğimi düşünecek kadar saf olduğum ortadaydı." *** Yukarıda belirttiğim iki yazardan alıntı yapmamın nedeni yapmış oldukları tanımlamalar ve bu tanımlamaların Türk futbolu ile nasıl iç içe geçtiği. Türk futbolunda her zaman gerginlik bulunuyordu, yöneticiler arasında her zaman laf dalaşı vardı. Fakat son birkaç yıldır -özellikle iki İstanbul kulübü Galatasaray ve Fenerbahçe'nin arasında- "pik" noktasına vardı yaşananlar; bir nevi taşralaştı. Neden mi taşralaştı diyorum? Çünkü Türk futbolu sevgiyi, güzelliği, daha da önemlisi bu oyunun bir spor olduğunu unuttu; sıkıcı, boğucu ve kahredici oldu. Kazanma hırsıyla rakibe karşı yapılan her yolun "mubah" gözüyle bakılması normalleşti. *** Gün olmuyor ki televizyonda spor kanallarını açtığımda iki kulüp yöneticilerinin birbirlerine karşı söylevlerde bulunmamaları. Gergin olan ortam daha da geriliyor. Kendilerine yapılan haksızlığa 'bağıra-çağıra' karşı çıkan bu iki kulüp yöneticileri, lehlerine hata yapıldığında 'sus-pus' oluyorlar; karşı tarafa sağlanacak adalete adeta "yabani bitki" çağrışımıyla, yabancı gözlerle bakıyorlar. İki kulübün karşılıklı atışmaları arasında geçen sıkıcı ve vasat Türkiye Futbol Süper Ligi, tam olarak "futbolun taşrası" tanımına uymakta. Ülkeye yeni geldiğinde ilk başta dışarıdan göz olan fakat gerek Ankara'da yaşadığı yıllarda takip ettiği Gençlerbirliği kulübü, gerekse İstanbul zamanlarında taraftar grubu ile deplasmana dahi gittiği Beşiktaş'ı destekleyen McManus bile Türk futbolunun aldığı yolu çok geçmeden fark etmişti.
Ekleme Tarihi: 21 Şubat 2025 - Cuma
Erkan Mındık

TAŞRALAŞAN TÜRK FUTBOLU

Tanıl Bora; yazdığı kitapları, yayımladığı yazıları ve yaptığı paylaşımları severek takip ettiğim biri. 'Taşraya Bakmak' adlı kitabında ülkenin sosyal olarak nasıl taşralaştığını oldukça yalın bir dille açıklamış ve yazılan yazıları güzel şekilde derlemiş. Ben de bu kitaptan alıntılayacağım bir tanım ile başlayacağım paragrafa: 'Taşrayı sıfat anlamının olumsuz çağrışımlarıyla aldığımızda, sahiden, Türkiye'nin taşralı yüzüyle karşılaşmamak zordur: Dar ufuklar, kahredici bir yeknesaklık, boğucu bir taassup, iletişim evreninin teknolojiyle daha da derinleşebilen- kısıtlılığı, cemaatlere sıkışmış kısır bir kamu alem, yabancı olan her şeyi tuhaf bir bitkiymiş gibi algılayan "yabani" bir hal, vasatlığın hizaya sokucu egemenliği...'

***

Bir başka alıntım ise Tanıl Bora'nın da emeğinin olduğu, "Cehennemden Öte; Türk Futbolunun Ruhunu Arayış" kitabını yazan, Türkiye'de ve Türk diasporasındaki spor ve göçle ilgili çalışmalar yapan İngiliz antropolog John McManus olacaktır. McManus kitabında Türk futbolunu tanımlamaya çalışırken şu cümleyi kurmuştur: "Türk futbolunun gerçek hikayesini yalnızca renkler ve coşku ile anlatabileceğimi düşünecek kadar saf olduğum ortadaydı."

***

Yukarıda belirttiğim iki yazardan alıntı yapmamın nedeni yapmış oldukları tanımlamalar ve bu tanımlamaların Türk futbolu ile nasıl iç içe geçtiği. Türk futbolunda her zaman gerginlik bulunuyordu, yöneticiler arasında her zaman laf dalaşı vardı. Fakat son birkaç yıldır -özellikle iki İstanbul kulübü Galatasaray ve Fenerbahçe'nin arasında- "pik" noktasına vardı yaşananlar; bir nevi taşralaştı. Neden mi taşralaştı diyorum? Çünkü Türk futbolu sevgiyi, güzelliği, daha da önemlisi bu oyunun bir spor olduğunu unuttu; sıkıcı, boğucu ve kahredici oldu. Kazanma hırsıyla rakibe karşı yapılan her yolun "mubah" gözüyle bakılması normalleşti.

***

Gün olmuyor ki televizyonda spor kanallarını açtığımda iki kulüp yöneticilerinin birbirlerine karşı söylevlerde bulunmamaları. Gergin olan ortam daha da geriliyor. Kendilerine yapılan haksızlığa 'bağıra-çağıra' karşı çıkan bu iki kulüp yöneticileri, lehlerine hata yapıldığında 'sus-pus' oluyorlar; karşı tarafa sağlanacak adalete adeta "yabani bitki" çağrışımıyla, yabancı gözlerle bakıyorlar. İki kulübün karşılıklı atışmaları arasında geçen sıkıcı ve vasat Türkiye Futbol Süper Ligi, tam olarak "futbolun taşrası" tanımına uymakta. Ülkeye yeni geldiğinde ilk başta dışarıdan göz olan fakat gerek Ankara'da yaşadığı yıllarda takip ettiği Gençlerbirliği kulübü, gerekse İstanbul zamanlarında taraftar grubu ile deplasmana dahi gittiği Beşiktaş'ı destekleyen McManus bile Türk futbolunun aldığı yolu çok geçmeden fark etmişti.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve adanayerelhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.