Kıymetli okurlarım, 12 Mart 2025 itibariyle İstiklâl Marşımızın kabulünün 104. yılı tüm Türk Milletimiz için kutlu olsun. İçinde bulunduğumuz olaylar ve durumlar ne olursa olsun, hep birlikte Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve inkılapları ışığında ve aynı bayrak altında daha nice kutlu yıllarımız olsun diyerek sözlerime başlamak istiyorum.
Bu hafta da bildiğiniz gibi yoğun bir gündemin içindeyiz ancak ben biraz daha kenarda kalan ya da gözden kaçabilmiş olan bir konudan bahsetmek istiyorum müsaadenizle. Hani insan olabilmenin en temel fıtratı olan vicdan meselesi…
Geçenlerde gördüğüm bir haber bir kez daha düşündürdü ki insanı diğer varlıklardan ayıran en temel fıtrat, vicdan özgürlüğüne sahip olabilmesi. Haberde, bir güvercinin, doğum yapmakta olan kediye yuva yaptığından bahsediliyordu. Gagasıyla tek tek taşıdığı çalı çırpıyla, doğum yapan kediye, yavruları için yuva yapan bir güvercinden bahsediyorum. Bu görüntüler bana 6 Şubat depreminde karşılaştığımız, korktukları için birbirlerine sarılan kediyle köpeğin durumunu da hatırlattı. Sizler de mutlaka karşılaşmışsınızdır bu haberlerle.
Doğada asla bir araya gelmeleri ya da birbirleriyle geçinebilmeleri zor olarak görülen ve kabul edilen pek çok hayvandan ne de çok öğrenecek şeylerimiz var aslında fark ettiniz mi? Güvercinin normal şartlar altında kediden çekinmesi, saklanması, kaçması beklenir mesela. Kedinin de köpekten kaçması, köpeğin de kediyi kovalaması beklenir biliyorsunuz. Ancak geldiğimiz noktada bu haberlerde olduğu gibi, öğrenmemiz gereken o kadar çok şey var ki diyorum…
Peki biraz da insanlarla ilgili haberlere göz atalım dilerseniz… Örneğin; bir metroda metronun gelmesini beklerken o arada da telefonundan müzik dinleyen bir genç kızdan bahsedeceğim. O an okuldan çıkmış ya da işten çıkmış, belki de arkadaşlarıyla biraz sosyalleşmek için bir araya gelmiş hepimiz gibi bir kız… Sadece metro gelene kadar kenarda bekleyip müzik dinliyor ancak arka fonda olanları maalesef ki görüp duymuyor. Şimdi, en fazla ne olabilir ki diyebilirsiniz. En fazla ne olabilir ki… Ancak birtakım şeyler artık çok fazla olmaya başladı kıymetli okurlarım. Kızımız müziğini dinlerken arkadan gelen bir müptezelin tokadıyla karşılaşmak zorunda kaldı. Hastaneye kaldırıldığını bildiren haberlerde konuyla ilgili detaylı bir başka bilgi yer aldıysa da ben gerisini dinleyemedim.
Tekrar başa dönelim; bir araya geldiklerinde anlaşamayacakları varsayılan kediler köpekler birbirlerine sarılıyor. Güvercin de doğum yapan kediye yuva yapıyor. Peki, “insan” olarak nitelendirilen şahıs ne yapıyor? Hiç tanımadığı birine ki tanısa da haklı anlamına gelmiyor elbette, kalabalık bir ortamda gelip bakıp yumruk atabiliyor. Hangisi insan diye sormadan edemeyeceğim kıymetli okurlarım… Ya biz insan olmayı biraz abartıyoruz ya da herkese bu sıfatın kullanılmayacağını henüz yeterince öğrenemedik…
İnsanı, insan yapan en önemli olgu sadece vicdandır bana göre ve insaf yok vicdan izindeyse… Hadi, neyse diyebilme noktasını da oldukça gerilerde bırakmışızdır değerli okurlarım… Sevgiyle kalın…