Değerli okurlarım, bu hafta gündemimizin yoğunluğu yangınlardan ibaret. Ancak yangın sadece ormanlarda, kıyı bölgelerde ya da arazilerde değil! Bu hafta aynı zamanda bir insanlık utancımız olan Madımak Oteli’nde yaşatılan yangının da haftası… Öncelikle İzmir’de yaşanan yangınlar, can kaybına uğratmadı denilse de ormanlarda yaşayan hayvanların da can taşıdığı hesaba katılsaydı keşke… Diğer yandan yangınların, insan eliyle bilinçli olarak yapıldığı iddiaları da ayrı bir insanlık utancımız bana göre… Şimdi belki biz niye utanalım diyenler olabilir. Ancak bu vatan topraklarımızın her karışı bizim ve topraklarımız üzerinde yaşanan ve gerçekleşen tüm olumsuzluklardan da hep birlikte etkilendiğimiz gibi yine aynı şekilde hep birlikte utanma payı çıkarmamız gerektiğini düşünüyorum. Beni bilenler bilir, ben Atatürk milliyetçisi, aşkların en güzeline yani vatan aşkına sadık bir Türk yazarıyım. O yüzden söylediklerimin herhangi bir taraf ya da kişilerle hiçbir ilgisinin bulunmadığına ve bunu tamamen insan olmanın temelinde yatan vicdan dürtüsüyle yazdığımı belirtmekten de gurur duyarım. Gelelim yangınlara… İzmir’de Menderes’te başlayan orman yangınlarının kısa süre içerisinde rüzgârın da etkisiyle yakın yerleşim alanlarına kadar sıçradığını ve ormanlarda pek çok hayvanın yanarak can verdiğini mutlaka duymuşsunuzdur. Peki, sadece sıcak havanın etkisiyle, piknik sonrasında unutulan pet şişeler ya da atılan izmaritler mi sebep olmuştur bu yangınlara dersiniz? Cevabı net olarak bilmesek de benim için de bu sorunun yanıtı en az sizlerinki kadar çelişik duygular ve düşünceler barındırıyor… Bunun yanında, Kayseri’de yaşanan 5 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz eden Suriye uyruklu vatandaşın, polise teslim olmamasından kaynaklanan sorundan dolayı, hepimizin içinde açılan bir başka yangın hakkında ne düşünüyorsunuz? Yani bir sabah uyanıyoruz, orman yangınları içimizi yakıyor… Bir başka sabahın akşamındaysa yine bir çocuk tecavüzüyle içimiz yakılmış oluyor… Bir de elbette ki “Unutmadım Aklımda” sloganıyla üzerinden yüzyıllar geçse de unutulmayacak bir başka insanlık ayıbımız… Madımak Oteli yangını… Tüm bunları nasıl birleştirip söyleyebiliyorsun diyenler ya da kızacaklar olabilir. Ancak nereden bakarsak bakalım hepsi birer yangın… Kimi maddi hasar, kimiyse hep alazlanacak toplum yangınlarımız… Sorunlar deyip geçilemeyecek olan bu üç ayrı yangın da bu hafta benim için birlikte çözüm bulmak istediğim konulardandı. Olan olmuş denilip de geçilemeyeceği için, peki bize düşen pay nedir? Toplumumuzda insanlık ayıbı ya da utancı diyebileceğimiz bu tür olayların yaşanmaması elbette hepimizin dileği. Ancak aynı zamanda unutulmaması için göstereceğimiz çabalar esas değinmek istediğim olgu… Unutulmamalı; yangınların orman ve doğamıza, canlı dostlarımıza sebep olduğu tahribatlar… Unutulmamalı; beş yaşındaki bir çocuğa tecavüz yaşatıldıktan sonra o çocuğun belki dekendini suçlayıp kirlilik hissinden defalarca yıkanmasına rağmen kurtulamayacağı hissinin ruhunda yaratacağı tahribatlar… Ve yine unutulmamalı; yalnızca eğitimci, yazar, bilim insanları, öğretmen, sanatçı ve öğrencilerin bir arada oldukları 2 Temmuz 1993 günü yaşatılan Madımak Oteli yangınının geride kalan toplum üzerinde oluşturduğu tahribatlar… Bu hafta yangın haberleriyle başlayan gündemimiz vatan aşkına sahip hepimizin içini de alev alev yakmışken; ormanların yakılması, küçük bir kız çocuğunun ruhunun tecavüz ayıbıyla yakılması ve insanların yakılışının yürekleri yakan anılışları… Dediğim gibi yangınlar sadece maddi hasara sebep olmuyor, öyle yangınlar vardır ki topluma ayıp, insan olmaya ayıp ve bütün bunlardan çok daha fazlası yangınlar… Son olarak, maddi yangınların ağır hasarlara sebep olmadan sonlandırılması, yangın söndürme sistemleriyle ve ekipmanlarıyla kontrol altına alınabildiğini; ancak yüreklerde açılan yangınların hiçbir ekipmanla ortadan kaldırılamayacağını söylemeden geçemeyeceğim. Bu demek değil ki umutsuzluğa mı kapılacağız? Elbette hayır! Sadece, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi; “Tarihini bilmeyen milletler yok olmaya mahkûmdur!” cümlesinde olduğu gibi, geçmişi unutmadan geleceğimize ders alarak devam etmeliyiz! Nitekim insan olmanın fıtratına aykırıdır, vicdana yakışmayan, vicdanla uyuşmayan tüm yangınlar…