Değerli okurlarım, bu hafta sizlerle biraz gündemden uzak ancak hepimizi yakından ilgilendiren bir konuyu irdelemek istiyorum. Mutlaka dikkatinizi çekmiştir ki uzun dönem dahilinde kafamı kurcalayan bir konu bu…
Çok uzağa gitmeye gerek yok! Şöyle bir yakın tarihimize ve içinde bulunduğumuz gündem konularına merceklerimizi biraz yaklaştırdığımızda ortak bir konu oluyor bahsedeceğim şey… Hep bir ikiye bölünme ya da ayrılma ya da ayrıştırılma sorunları…
Yakın geçmişimize baktığımızda en azından benim hatırladığım ve özellikle siyasî ve sosyal içerikli kitaplarda gördüğüm, toplumu hep bir ikiye ayırma sorunu… O tarafı sevenler/Bu tarafı sevenler… A partisini savunanlar/B partisini savunanlar… Galatasaraylılar/Fenerbahçeliler… Azlar/Çoklar…
Aslında bildiğiniz gibi bu ikiye ayrılma listesi uzar da uzar… Ama şimdiki yaşadığımız ikiye ayrılma ise hayvan sevenler ve sevmeyenler…
Önceki yazımda da bahsettiğim gibi bu yasanın adı ne olursa olsun, benim için bir hayvan katli yasası! Çok değil daha birkaç hafta önce, Bursa’da yaşayan alkol ve madde bağımlısı Ebru Derin Ceylan isimli bir kadın, yavru ikiköpeği, (ne şekilde olduğunu anlatamayacağım merak edenler lütfen haberleri incelesin) katletti! Peki bu cesareti nereden almıştı dersiniz? Elbette ki arkamda koskoca hayvanları korumayan yasa var düşüncesinden bana göre! Sırf içgüdüleriyle hareket eden canlılara, beyinleriyle hareket etmesi beklenen “insan(!)” beyniyle yani düşünebilme yetisiyle hareket etmek yerine, içinde yaşattığı ve beslediği saldırgan içgüdüsüyle hareket edip yasaya da dayanarak katletti iki köpeği!
Şimdi, kadın zaten madde bağımlısı olduğu için iradesi dışında bu saldırıyı gerçekleştirmiştir diye düşünenler olabilir. Ancak buradaki esas vurgulanmak istenen, o ve onun gibi davranışlarla bu gibi olayların sayısının da artabileceği yönündeki bir öngörüdür! Ve bu yasayla birlikte de yine bana göre, içinde bu olaydaki gibi hayvan saldırganlığı taşıyan sözde insan görünümlü, beyinlilerin(!) içlerinde var olan ancak gizledikleri saldırma içgüdüleri de daha kolay gün yüzüne çıkmış olacaktır! İşte bu yasa, bu gibi insanları daha da cesaretlendirecek bir başka kapı da açmış olacak böylelikle!
Sosyal medyada gördüğüm bu haber neticesinde de yine bir toplum ayrılığıyla, ikiye ayrılmasıyla ya da ayrılmak istenmesiyle karşı karşıya kalmış olduk. Örneğin, çoğu sosyal medya kullanıcısı saldıran köpeklerle ilgili; “O savunduğunuz köpekler, size saldırınca da aynı şekilde hayvanseveriz mi diyecektiniz?” ya da bahsettiğim olay için, “Böyle insanların cezalandırılması gerekiyor, esas bunları uyutun!” gibi temelde iki farklı görüşün belirtildiği bir kaos ortamının da içinde bulmuş oluyoruz kendimizi.
Mevcut yasa hakkındaki kaygılarımızdan biri de toplumumuzun yine bir, iki farklı görüş ayrılığı ile birlikte, bir başka mücadele cephesine sürüklenmesi olmalı! Hele ki bizim gibi millî birlik duygusu sağlam ve güçlü temellere dayanan kahraman bir toplum için, bu ikiye ayrılmalar sizce de artık biraz tarihin tozlu sayfalarında kalmayı hak etmiyor mu? Hep bir ayrımla kendi içimizde fikir ayrılıklarıyla vakit kaybedip birbirimize kızmak yerine, sadece ve sadece “iyi insan” ve “kötü insan” olmayı seçmek dışında, temelde hiçbir farkımızın olmadığını artık biraz kabullensek mi diyorum? Hani diyorum, artık bunca birlik olmamız gerekirken diyorum… Parçalara ayrılmak yerine, dünyayı titreten zaferlerimize şöyle bir kere daha gururla bakıp göğüslerimizi o gururla şişirip hem 30 Ağustos Zafer Bayramı’mızı kutlayıp hem de artık hiçbir şekilde ayrılmasak diyorum! Ne dersiniz?