Sıddıka BALAKAN
Köşe Yazarı
Sıddıka BALAKAN
 

SOSYAL MEDYANIN SAHTE YÜZÜ

  Günümüz hastalığı :“Ben daha mutluyum yarışı.” Sosyal medyanın hayatımızdaki yeri yadsınamayacak derecede ön planda. Sosyal medyada geçirilen süre araştırmasında dünya birincisiyiz. En çok gördüğümüz tablo da mutluluğunu ispatlamaya çalışan insanlar… Neden mutlu olduğunu ispatlama gereği duyarız? Bugün içinde yaşadığımız kültür takıntılı biçimde gerçek dışı beklentilere odaklanmış. Daha mutlu ol. Daha sağlıklı ol. En iyisi ol, başkalarından daha iyi ol. Tamam arkadaşım, en çok sen mutlusun, en çok sen geziyorsun, sen mükemmelsin, en iyisisin..! Sosyal medya uygulamasının birkaç gün yasaklandığı yakın zamanda lokantalar ve bazı oteller açıklama yapmıştı. “Satışlarımız durdu. Otele gelen müşterilerde ciddi anlamda azalma oldu.” Demek oluyor ki insanlar bazı şeyleri birilerine göstermek için yapıyor ve yaşıyor. Gerçekten mutlu olan hiç kimse aynanın karşısına dikilip de kendine mutlu olduğunu tekrarlamaz, diye bir cümle okumuştum bir kitapta. Başkaları onu mutlu zannedince gerçekten mutlu olacağını mı düşünüyorlar acaba? Çoğu mutsuz insanlar bu şekilde mutluluk naraları attıkça onları görenler de yaşantısını sorguluyor. Kendi hayatını, yaşam şeklini, alışkanlıklarını beğenmemeye başlıyor. Bu sebeple ailesini ve çevresini yetersiz görüyor ve aile içi çatışmalar başlıyor. Sahte dünyaya kendini kaptıran o kadar çok insan var ki… Bu sahteliğin kurbanı olup kendi hayatımızı ve çevremizi hor görmeyelim. Rol model aldığımız insanların sadece bir kare fotoğrafındaki mutluluk pozları; onların gerçek hayatındaki sorunlarının, içsel problemlerinin olmadığı anlamına gelmiyor. Tam tersi bence. Hayatlarındaki fırtınalı süreçleri maskelemekte çok hünerlidirler. Kim ben mutsuzum der ki zaten.? Hatta sürekli mutluyum imajı verenler aslında ağır bir depresyonda olabilir, diyor kişisel gelişim uzmanları. Kayda geçen ruhsal hastalıklardaki artış bunun kanıtlanmış sonucu mudur? Sosyal medya kullanımın yaygınlaşmasından sonra insanların depresyona daha meyilli olduğu da tespit edilmiş. Buna bağlı olarak depresyon ilaçlarının satışındaki artış hepimizin malumu. Evet, sosyal medyanın çok yaygın bir kullanım alanı, geniş bir kitlesi var ama bunu tadında ve kararında kullanmak gerek. Çünkü senin aşırı mutluluk pozların başkalarının kendini mutsuz hissetmesine neden olabilir. Sosyal medyayı insanlara ulaşmak, onları bilinçlendirmek, pozitif anlamda bir farkındalık oluşturmak, kötü gidişata dur diyebilmek gibi faydalı şekilde kullanmak daha öncelikli olmalı. Sosyal medyadaki sahtelikler hayatımızı yönlendirmemeli çünkü dışarıda gerçek ve zor bir yaşam mücadelesi bizleri bekliyor. Naçizane tavsiyem: Kendi sahnenizi, bir başkasının oyunuyla kıyaslamayın…
Ekleme Tarihi: 10 Ekim 2024 - Perşembe
Sıddıka BALAKAN

SOSYAL MEDYANIN SAHTE YÜZÜ

 

Günümüz hastalığı :“Ben daha mutluyum yarışı.”
Sosyal medyanın hayatımızdaki yeri yadsınamayacak derecede ön planda.
Sosyal medyada geçirilen süre araştırmasında dünya birincisiyiz.
En çok gördüğümüz tablo da mutluluğunu ispatlamaya çalışan insanlar…
Neden mutlu olduğunu ispatlama gereği duyarız?
Bugün içinde yaşadığımız kültür takıntılı biçimde gerçek dışı beklentilere
odaklanmış.
Daha mutlu ol. Daha sağlıklı ol. En iyisi ol, başkalarından daha iyi ol.
Tamam arkadaşım, en çok sen mutlusun, en çok sen geziyorsun, sen
mükemmelsin, en iyisisin..!
Sosyal medya uygulamasının birkaç gün yasaklandığı yakın zamanda lokantalar
ve bazı oteller açıklama yapmıştı. “Satışlarımız durdu. Otele gelen müşterilerde
ciddi anlamda azalma oldu.”
Demek oluyor ki insanlar bazı şeyleri birilerine göstermek için yapıyor ve
yaşıyor.
Gerçekten mutlu olan hiç kimse aynanın karşısına dikilip de kendine mutlu
olduğunu tekrarlamaz, diye bir cümle okumuştum bir kitapta.
Başkaları onu mutlu zannedince gerçekten mutlu olacağını mı düşünüyorlar
acaba?
Çoğu mutsuz insanlar bu şekilde mutluluk naraları attıkça onları görenler de
yaşantısını sorguluyor.
Kendi hayatını, yaşam şeklini, alışkanlıklarını beğenmemeye başlıyor.
Bu sebeple ailesini ve çevresini yetersiz görüyor ve aile içi çatışmalar başlıyor.
Sahte dünyaya kendini kaptıran o kadar çok insan var ki…
Bu sahteliğin kurbanı olup kendi hayatımızı ve çevremizi hor görmeyelim.
Rol model aldığımız insanların sadece bir kare fotoğrafındaki mutluluk pozları;
onların gerçek hayatındaki sorunlarının, içsel problemlerinin olmadığı anlamına
gelmiyor.
Tam tersi bence.
Hayatlarındaki fırtınalı süreçleri maskelemekte çok hünerlidirler.

Kim ben mutsuzum der ki zaten.?
Hatta sürekli mutluyum imajı verenler aslında ağır bir depresyonda olabilir,
diyor kişisel gelişim uzmanları.
Kayda geçen ruhsal hastalıklardaki artış bunun kanıtlanmış sonucu mudur?
Sosyal medya kullanımın yaygınlaşmasından sonra insanların depresyona daha
meyilli olduğu da tespit edilmiş.
Buna bağlı olarak depresyon ilaçlarının satışındaki artış hepimizin malumu.
Evet, sosyal medyanın çok yaygın bir kullanım alanı, geniş bir kitlesi var ama
bunu tadında ve kararında kullanmak gerek.
Çünkü senin aşırı mutluluk pozların başkalarının kendini mutsuz hissetmesine
neden olabilir.
Sosyal medyayı insanlara ulaşmak, onları bilinçlendirmek, pozitif anlamda bir
farkındalık oluşturmak, kötü gidişata dur diyebilmek gibi faydalı şekilde
kullanmak daha öncelikli olmalı.
Sosyal medyadaki sahtelikler hayatımızı yönlendirmemeli çünkü dışarıda gerçek
ve zor bir yaşam mücadelesi bizleri bekliyor.
Naçizane tavsiyem: Kendi sahnenizi, bir başkasının oyunuyla kıyaslamayın…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve adanayerelhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.