O kadar haberin arasında kenarda köşede kalan hatta adı bile anılmayan kaç kadın katlediliyor farkında mısınız? Sevdiği tarafından, ailesi tarafından, eşi tarafından, yolda yürürken, otobüse binmişken, evine giderken, işten çıkarken, okula giderken hatta evindeyken…
Değerli okurlarım, bu hafta değinmeden geçemeyeceğim ve her duyduğumuzda bizleri insanlığımızdan utandıran bir kadın cinayetinden daha bahsetmek istiyorum. Toplum olarak korkarım ki günden güne alışılan ve her yeni gün bir başka haberle uyandığımız bir kadın cinayeti daha…
Konuya geçmeden gelin bir hep birlikte en başa gidelim… Düşünün, kadınsınız! Erkek cinsiyetine göre beden gücünüz ve kas gücünüz maalesef ki daha zayıf. Ancak güçlü ruha sahip tüm kadınlar gibi de önünüze, toplum şartlarında, ne kadar ağır gelen iş varsa yerine göre beden gücünüzü de zorlayarak tüm engelleri aşabilme gücüne sahip bir kadınsınız! Savaşan bir kadınsınız! Sonra bir gün her kadının yaşayabileceği gibi birine güvenip canınızı, malınızı, namusunuzu, doğuracağınız çocuklarınızı, mülkünüzü kısaca sahip olduğunuz her ne varsa hepsini emanet ederek yuva kuruyorsunuz. Ancak kurduğunuz yuvada da sürdürdüğünüz savaşınız öyle kolay kolay bitmeyecek olan bir kadınsınız!
Güvenip evlendiğiniz erkek, sırf aç kaldığı için canınıza kast edebiliyor mesela… Tıpkı Muğla’nın Köyceğiz ilçesinde, eşi Yunus Korkut tarafından yemek yapmadığı gerekçesiyle dövülüp tedavi gördüğü hastanenin yoğun bakım ünitesinde hayatını kaybeden 25 yaşındaki Ummuhan Korkut gibi… Sadece 25 yaşında ve iki tane de çocuğu var!
Sizce bu olay yaşanana kadar kimse mi hiçbir kavgalarına şahit olmadı? Hiç mi duyulmadı öncesinde darp edilirken evinden sokağına taşan sesleri sizce? Komşularından o darp seslerini mutlaka duyanlar olmuştur bana göre. Ancak karı koca arasına karışılmaz, kol kırılır yen içinde kalır, iyi kötü kocası başında olsun, erkeksiz ev yelkensiz gemiye benzer gibi gibi ipe sapa gelmez o kimlerin baskıladığı bilinmeyen cümleler yok mu… Çıldırmamak elde değil! Ya hu, kadın dayak yiyor diyoruz; olsun onlar karı koca karışılmaz! Ama birimiz bir şey yapalım, polise haber verelim diyoruz; olmaz!Niye olmaz? Olmaz işte, onlar karı koca, nasıl olsa barışırlar, deniyor… Asıl bunlar olmaz! Olmasın da artık yeter diye bağırmak gelmiyor mu içinizden sizin de?
Bir de düğünlerindeki fotoğraflarla paylaşılmıştı bu haber, bakmaya bile dayanamadım! 25 yaşında iki çocuk annesi kadın, sırf kocasının yemeğini geciktirdi diye yaşam hakkı elinden alınmış oldu! Bu aç zihinleri daha ne zaman doyurabileceğiz biz peki? Açmış! Acıkmışmış! Karnı açken sinirli olurmuş! İki çocuğunun annesini katlettikten sonra sunduğu gerekçe, ki bu vahşetlerin gerekçesi olamaz, aç kalmasıymış! Aslında bana sorarsanız; karımın elinden bir bardak su bile içmemiş, hiçbir zaman bir tabak sıcak yemeğini boğazımdan geçirmemiş gibi davrandım, esas kana susamışken de açlığımı bahane ettim dememiş de yemeğimi geciktirdiği için darp edip yoğun bakımda ölmesine sebep oldum demiş!
Yeter artık, gerçekten yeter! Kol kırılıp yen içinde kalmasın artık! Şiddet gören kadınların evlerinde de o şiddeti gösteren gözü dönmüş erkekleri de olmasın! Evlenmek kadar boşanmanın da normal olduğunu ne zaman kabul edeceğiz? Sırf evlendi diye kızlarınızın yemeği geciktirdiği için yaşamından olmasını hiçbiriniz istemezsiniz değil mi? Allah da korusun zaten! O zaman lütfen biraz olsun düşünelim, bir kadın cinayeti daha duyduğumuzda bizim başımıza gelmez de demeyelim! Caydırıcı ceza yaptırımları olması taraftarıyım; tabii bir de sırf toplum baskısı yüzünden bozulmasından korkulan ancak bozulması aslında daha doğru olacak olan şiddet uygulandığı halde susulan yuvaların, barışırlar yanılgısıyla görmezden gelinmemesi taraftarı… Özetle; kana susayıp açlık gerekçesi sunmasınlar diye... Sevgiyle kalın değerli okurlarım…