Çocuklarda Akran Zorbalığı: Görmezden Gelinemeyecek Bir Gerçek
Son yıllarda akran zorbalığı, toplum olarak yüzleşmek zorunda olduğumuz en önemli problemlerden biri haline geldi. Çocuklar arasında geçen ve kimi zaman oyun gibi görülen bu davranışlar, aslında derin izler bırakabilecek kadar ciddi olabilir.
Peki, nedir akran zorbalığı? Bir çocuğun başka bir çocuğa yönelik fiziksel, sözlü ya da duygusal şiddet uygulaması olarak tanımlayabiliriz. Zorbanın asıl amacı, karşısındakini yani kendine rakip gördüğü kişiyi bastırmak ve üzerinde hakimiyet kurmaktır. Bunu yaparken kendini iyi hissetse de ne yazık ki kendine de zarar verir. Mağduriyetle gelen ailelere bunu söylediğimizde genellikle şaşırıp 'Nasıl olur zarar gören benim çocuğum onlar değil.' gibi tepkilerde bulunurlar ama sadece mağdur olan çocuk için değil, zorbalık yapan çocuk için de önemli bir sorundur ve bu geride yatan bazı problemlerin yansıması olabilir.
Mesela evdeki olumsuz ailevi durumları onu başka bir ortamda üstünlük kurma çabası yaratıyor olabilir ya da düşük özgüvene sahip çocuklar bunu bastırmak için bu yola başvurabilir. Zorbalığın geldiği tarafa baktık biraz da uğrayan tarafa göz atalım oralarda neler olabilir? Çocuğun özgüvenini zedeler, kendini değersiz hissetmesine yol açar ve sosyal hayatını olumsuz etkiler. Araştırmalar, zorbalığa uğrayan çocukların kaygı, depresyon ve akademik başarısızlık gibi sorunlar yaşama olasılığının yüksek olduğunu göstermektedir bunun yanında kendi benliğini bulmakta güçlük çekebilir, ciddi öz güven eksikliği ve yetersizlik hissedebilirler.
Erkeklerde daha çok stres ve kaygı belirtileri görülürken kızlarda bunlara ek olarak yeme bozukluğu belirtileri de görülebilir. Akran zorbalığına maruz kalan çocuk bütün bu belirtilerle birlikte ileride kötü alışkanlıklar ve arkadaşlıklar edinmeye de eğilimli olabilir. Pek tabii bu sorun yalnızca mağdurlar için geçerli değil zorbalık yapan çocuklar da genellikle öfke kontrol problemi, empati eksikliği ve sosyal ilişki kurmada zorluk gibi sorunlarla karşı karşıya kalabilir. Ne yapmalıyız dediğinizi duyar gibiyim. Bu noktada, ailelere ve eğitimcilere büyük bir sorumluluk düşüyor.
Çocuğunuzun davranışlarına dikkatle bakın. Normalden daha endişeli görünüyor mu? Sizden mantıksız taleplerde bulunuyor mu? Okula ilgisi azaldı mı? Ani öfke nöbetleri geçiriyor mu? Bu ve buna benzer belirgin davranış değişiklikleri varsa zorbalığa uğruyor ya da başkalarına zorbalık yapıyor olabilir. Ebeveyn olarak, çocuğunuza duygularını ifade etmesi için güvenli bir alan sunmalı, empati duygusunu geliştirmesine yardımcı olmalısınız. Eğitimciler ise sınıf ortamında zorbalığı fark edebilecek ve müdahale edebilecek bir bilinçle aileyle ortak şekilde hareket etmeliler. Unutmayalım, bir çocuğun yaşadığı zorbalık, sadece onun değil, bir toplumun geleceğini de etkiler.
Çocuklarımızı daha sağlıklı bireyler olarak yetiştirmek istiyorsak, bu konuya kayıtsız kalamayız. Zorbalığa karşı sıfır toleransla yaklaşmalı ve çocuklarımıza sevgi, saygı ve empatiyi öğretmeliyiz. Çünkü her çocuk, değerli ve eşsizdir. Eğer çocuğunuzun zorbalıkla karşı karşıya olduğunu düşünüyorsanız, bu durumu paylaşmaktan çekinmeyin. Yardım istemek, bir çözüm bulmanın ilk adımıdır. Bu yardımı alarak sadece kendi çocuğunuza değil onun etrafındaki onlarca çocuğa da yardım etmiş dolayısıyla az önce bahsettiğim gibi toplumun geleceğine bir katkıda bulunmuş olacaksınız.
Selin ERDOĞAN
Psikolog
psikologselinerdogan@gmail.com